
Üç Hazine | Taoizm’de İnsan Olmak: Şefkat, Sadelik ve Tevazu
Tao Te Ching’i ilk okuduğumda, sanki çok eski bir çağdan gelen ama zamanın ruhunu hâlâ parmak uçlarıyla okşayan bir kitapla karşılaşmıştım. Laozi’nin bu küçük ama yoğun metni, Batı’lı zihinlerin düzenli kategorilerle bölüp parçaladığı varoluşu bir akış olarak sunuyor. Bize “Yol”u (Dao) anlatıyor, ama bir hedef gibi değil — daha çok zaten içinde yüzmekte olduğumuz bir nehir gibi. Bu bağlamda, metindeki “Üç Hazine” kavramı da Taoist düşüncenin ahlaki ve ontolojik duruşunu oldukça sade ama bir o kadar güçlü bir dille kristalize ediyor.
Taoizmin “Üç Hazinesi” (三寶, Sanbao), Tao Te Ching’in 67. bölümünde geçer:
“Benim üç hazinem var. Onları korur ve saklarım.
İlki şefkattir.
İkincisi tutumluluktur.
Üçüncüsü ise dünyanın önünde olmaya cesaret etmemektir.”
Bu üçlüyü okurken, ilk anda modern bireyin başarıya odaklı ethos’una ne kadar ters düştüklerini fark etmek kolay. Şefkat, tutumluluk, geri planda kalmak… Günümüz insanına çok az cazip gelen ama belki de tam bu yüzden yeniden üzerine düşünmemiz gereken kavramlar.
Şefkat: Spinoza’nın conatus’una bir yanıt?
İlk hazine “şefkat” (cí) olarak anılır. Laozi, şefkatin insanı cesur kıldığını söyler. Batı felsefesinde şefkat genellikle duygusal bir zayıflık olarak yorumlanırken, burada tam tersine, yaşamın derin bir gücü olarak görülür. Spinoza’nın conatus (varlığını sürdürme çabası) kavramını hatırlayalım: Her varlık kendi varoluşunu korumaya ve güçlendirmeye çalışır. Ancak bu çaba, diğer varlıklarla uyum içinde sürdürüldüğünde gerçek anlamını bulur. İşte burada Taoist şefkat, Spinozacı zorunluluk anlayışıyla iç içe geçebilir. Çünkü şefkat, yalnızca başkası için değil, kendi varoluşsal akışımızı sürdürebilmek için de gereklidir.
Tutumluluk: Minimalizm değil, varoluşsal ekonomi
İkinci hazine, tutumluluktur (jiǎn). Buradaki tutumluluk sadece maddi değil; enerjisel ve varoluşsal bir ekonomi önerisidir. Gereksiz olanın ayıklanması, hem zihinsel hem bedensel düzeyde bir sadeleşmeyi beraberinde getirir. Yoga pratiklerinde, özellikle aparigraha (bağlanmama) ilkesiyle benzer bir bağ kurar. Batı’da özellikle Stoa felsefesinde de bunun yankısını görürüz. Epiktetos’un önerdiği gibi, ihtiyacın olmayan şeyi arzulamazsan özgür olursun. Taoist tutumluluk da tam olarak bu özgürlüğü önerir: İçinde boşluk bırakan, akışa yer açan bir yaşam.
Geri Planda Kalmak: Güçten vazgeçmenin gücü
Üçüncü hazine ise ilk bakışta paradoksal görünür: “Dünyanın önünde olmaya cesaret etmemek.” Laozi’ye göre liderlik, en arkada durabilmektir. Taoist lider, görünmeden yönlendirir. Bu anlayış, Batı’nın Prometheusçu ilerlemeci zihniyetiyle keskin bir tezat oluşturur. Ancak burada tevazu, pasif bir edilgenlik değil, Tao ile uyumlu bir varoluş biçimidir. Yoga geleneğinde bu ishvarapranidhana (kendini ilahi olana teslim etmek) pratiğiyle yankılanır. Batı’da ise belki en çok Simone Weil’in düşüncelerinde, özellikle “dikkat” kavramı üzerinden benzer bir teslimiyet görülebilir.

İçsel Simya: Enerji Olarak Üç Hazine
Taoist düşünce, yalnızca etik değil aynı zamanda enerjisel bir dönüşüm öğretisidir. Neidan (içsel simya) geleneğinde “Üç Hazine”, bedenin ve ruhun özü olan üç enerji formuna denk düşer:
- Jing (精): Bedenin özü, cinsel enerjiyle ilişkili. Canlılığın hammaddesi.
- Qi (氣): Yaşam enerjisi. Nefes, hareket, duygu akışı.
- Shen (神): Ruhsal bilinç, zihinsel berraklık.
Bu üç enerji, yogadaki ojas, prana ve tejas kavramlarıyla karşılaştırılabilir. İçsel simyada amaç, jing’i qi’ye, qi’yi shen’e, shen’i de Tao ile birliğe dönüştürmektir. Yani madde, enerji ve bilinç aşama aşama arınarak bir tür kozmik bütünlüğe ulaşır.
Taoist Üçleme Üzerine Düşünmek
Bugünün dünyasında hâlâ şefkatten, sadelikten ve tevazudan bahsetmek, radikal bir politik duruş haline geldi. Çünkü Tao’nun önerdiği yol, performansın, gösterişin ve rekabetin ötesinde bir yoldur. Suyun yoludur: engelle karşılaşınca yön değiştirir ama akmaktan vazgeçmez. Belki de Laozi’nin Üç Hazinesi, sadece bir öğreti değil, bir duruş: Dünya değişirken değişmeden kalabilmenin bilgeliği.
Kaynakça:
Laozi. Tao Te Ching (Çev. Ahmet Cevizci). Say Yayınları, 2015.
Örs, Yavuz. Doğu Felsefesi: Çin, Hint ve İslam Düşüncesi. İnkılâp Kitabevi, 2013.
Uçan, Meryem. “Taoizm’de Ahlak Anlayışı ve Günümüze Yansımaları”, İlahiyat Tetkikleri Dergisi, 2019.
Spinoza, Baruch. Etika (Çev. Osman Yılmaz). Pinhan Yayıncılık, 2016.
Aydın, Necip. “Spinoza’nın Etik Anlayışı ve Tanrı-Doğa İlişkisi”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2005.
Bunları da beğenebilirsiniz

Yogada Mantra Om “Kelimelerin Gücü Adına!”
Eylül 14, 2020
Brahman ve Atman – Upanişadlar’da Varlık – “SEN O’SUN”
Şubat 24, 2023