Spinoza Özgürlük Anlayışı, Determinizm-“Nakşedilmiş Varoluş”
Spinoza Özgürlük Anlayışı ve Determinizm
Spinoza Tanrısı’nın duyguları, güttüğü amaçları, cezaları, “Ol!” diyen yaptırımları, sahip olduğu insancıl bir özgür iradesi yoktur. O’nun Tanrı’yı açıklaması antromorfik tanrı tasvirinden oldukça uzaktadır. Spinoza Tanrı’nın Doğa, varlıkların ise Tanrı’nın tezahürleri olduğunu söylemiştir.
Spinoza’da doğadan aşkın ve müdahale eden bir Tanrı yoksa, Tanrı zorunlu olarak gerçekleşmiş ve Tanrı’nın tezahürleri yani varlıklar zorunlu olarak Doğa’dan türemişse… Evrendeki ve varlıklardaki işleyiş, eylemler, düşünceler nasıl düzenlenmektedir?
Spinoza Özgürlük Anlayışı ve Determinizm
Spinoza’nın etiğini anlamaya çalışmadan önce onun felsefesinde “nedensellik ilkesi”nin nerede durduğunu bilmek önemlidir. O’na göre Tanrı’nın varoluşu belirli bir zorundalıktan kaynaklanmaktadır. Ve onun tezahürleri olan varlıklarda “nedensellik ilkesi”ne bağlı olarak Tanrı’dan zorunlu olarak türerler. Bir istencin yaptırımından kaynaklı değildir, var oluş. Nizami düzende belirlenen, bir nedene dayalı; zorunlu olarak ortaya çıkan gerekliliklerdir.
Kısacası; Spinoza bilgi felsefesini, etiğini ve özgürlük anlayışını “determinizm” düşüncesine dayandırır. Bu anlamda onun etiğinde olan tutumu Stoacılar dönemine, Antik Çağ’a geri dönüş gibidir.
İnsan eylemlerinde ve düşüncelerinde özgür olduğunu farz etmek istese de aslında belirli nedenler kapsamında bir sonuca ulaşır. Ve nihai bilgiye ulaşmakta ancak bu belirlenimciliği anlamakla yani Tanrı’yı anlamakla ve onun yasalarına uygun eylemlerde bulunmakla mümkün olabilir.
“Yaşadıklarımdan öğrendim ki, günlük yaşantımızda biteviye olan olaylar aslında boş ve anlamsız şeyler. Anladım ki zihnimi ele geçirmelerine izin vermediğim sürece, korkularıma neden olan durumların hiçbiri kendi başına ne iyi ne de kötü. Bu yüzden ben de en sonunda kararımı verdim ve… salt zihne hitap edebilecek nitelikte bir şey varsa, yani, keşfettiğimde ve kendisine vakıf olduğumda gerçekten de bana sürekli, üstün ve sonsuz mutluluğu yaşatabilecek nitelikte hakiki iyi diyebileceğim bir şey varsa, işte bu şeyi araştırmaya koyuldum.”
Spinoza Özgürlük Anlayışı
Spinoza’ya göre ne Tanrı ne de insan için belirlenmemiş bir özgürlük yoktur. Her şey bir nedene bağlıdır. Ve bu da öz belirlenimciliğe göre olur. Spinoza özgürlük tanımını baştan yapar. O’na göre Töz ve görünüşleri kendi var oluş zorundalığını beraberinde getirmektedir. Var oluşunu sürdürme zorunluluğu Tanrı’nın ve sınırlı olan tezahürlerinin Samkhya ve Yoga yaratılış öğretisinde olduğu gibi “ben’lerin yani ahamkara’ların özüne nakşedilmiştir. Ve onun özgürlüğü özsel olarak zorunda olduğu var oluşunu sürme çabasıdır. Tanrı’da, insanda bu çabayı sürdürebildiği ölçüde özgürdür.
“Doğada olası hiçbir şey yoktur, tersine her şey Tanrısal Doğa’nın zorunluluğu dahilinde belirli bir şekilde var olmaya ve eylemeye belirlenmiştir.”
Spinoza Özgürlük Anlayışı : Zorundalık ve Zorlanma Kavramları
Zorundalık ve özgürlük O’nun felsefesinde karşıtlık değildir. Zorundalık özsel olarak var olana işlenmiştir çünkü bir belirlenim söz konusudur. Spinoza’da özgürlüğün karşıtı, zorlanmadır. Zorlanma, dışarıdan gelendir. İnsan ve Tanrı’nın kendi kendisinin var oluşunu sürdürebilmesi ve buna uygun hareket etmesi özgürlüktür.
Var Olma Çabası: Conatus
Bu var oluş çabası “conatus”tur. Biricik tözünde onun görünüşlerinin de var olma ısrarıdır. Var olma çabası töze ve tözün içindeki her şeye mühürlenmiş bir damga gibidir. Ve sadece canlı varlıklarda değil, cansız varlıklarda da bu çaba vardır. Ağacın yıkılmamak için esneyebilmesi, taşın sert olup kımıldamaması gibi…
Spinoza ve Freud
Kısmi Özgürlük: Yanılsamadan Özgürleşmek!
Tanrı biricikliğinden dolayı, Spinoza’nın özgürlük tanımında tamamen özgürdür diyebiliriz. Ancak modus olarak bizleri Tanrı’dan ayıran şey; sonlu ve başka etkenlere maruz kalmamızdır. Bir de Tanrı’nın nedenselliğinin farkında değilsek, gittikçe gerçekten uzaklaşmaktayızdır. Bu anlamda insan için kısmi bir özgürleşme söz konusu olacaksa, yanılsamadan özgürleşebiliriz. Ve böylece bir nedene bağlı olan var oluşumuza, özgürlüğümüze sahip çıkabiliriz.
“İnsanlar kendilerinin özgür olduğunu düşünürler, çünkü kendi seçimlerinin ve arzularının farkındadırlar, ama kendilerini bunları seçmeye ve arzulamaya sevk eden nedenlerden bihaberdirler; hatta öyle bihaberdirler ki, bu nedenleri rüyalarında dahi görse inanmazlar.”