Konfüçyüs Ahlak Felsefesi – Jen İnsanı Olmak
Konfüçyüs Ahlak Felsefesi
Konfüçyüs’ün felsefesi, Taoizm gibi düşünsel bir zemine dayanmaktaydı. Sonralarında ise, iki öğreti de Çin’in yerli dinleri halini almıştır. Konfüçyüs felsefesi daha çok ahlak ve siyaset ağırlıkta bir düşünce sistemiydi. Bir dinden ziyade ahlak felsefesiydi.
Konfüçyüs Ahlak Felsefesi
Bireylerin erdemleriyle ilgili olarak Konfüçyüs, insanseverliği ve adaleti, özellikle de birincisini vurguladı. Adalet (yi), bir durumun “gerekliliği” anlamına gelir. O, kategorik bir emirdir. Bu emirler, toplumdaki herkesin, yapması ve bizahati kendilerinden dolayı yapılması gereken şeylerdir. Çünkü bunlar, ahlaki olarak yapılacak doğru şeylerdir. Ancak kişi eğer, bu emirleri ahlaki olmayan sebeplerle yaparsa, o zaman yapılması gerekeni yapsa bile, onun eylemi artık, erdemli bir davranış değildir. Konfüçyüs ve daha sonra gelecek olan Konfüçyüsçülerin kötülediği kelimeye bakarsak o zaman, o “çıkar” için böyle davranmaktadır. Yi(erdem) ve li (çıkar), Konfüçyüsçülükte tamamen zıttır.
“Üstün insan, yi’yi anlar, küçük insan, li’yi.” – Konfüçyüsçü Seçmeler
Yi düşüncesi, soyuttur. Ancak jen düşüncesi (insanseverlik) çok daha somuttur. İnsanın toplumdaki görevlerinin soyut özü, bütün bu görevler onun yapması gereken şeyler olduğu için, onların gerekliliğidir. Ancak bu görevlerin maddi özü, başkalarını sevmek yani jen ya da insanseverliktir. Başkalarını gerçekten seven insan, toplumdaki görevlerini yerine getirebilecek biridir. Konfüçyüs bazen jen kelimesini, yalnızca erdemin hususi bir türü için değil, aynı zamanda bütün erdemlerin bir araya gelmesini ifade etmek içinde kullanır. Öyle ki, “jen” terimi, bütün erdemleri kendinde toplayan insan ile eş anlamlı hale gelir. Böyle bir bağlamda, jen “mükemmel erdem” olarak tercüme edilir.
Chung ve Shu
Konfüçyüsçü seçmelerde bir paragraf vardır: “Jen insanı, kendisini muhafaza etmek isterken başkalarını muhafaza eden ve kendisini geliştirmek isterken başkalarını geliştiren kimsedir. Bir kimsenin kendi beninden hareketle başkalarına yönelik davranışa bir benzerlik çıkarabilmesi; bu jeni uygulama yolu olarak isimlendirilebilir. “
Bu yüzden jenin uygulanması, başkalarını dikkate alarak olur. Bir başka ifadeyle “kendin için istediğin şeyi başkalarına yap.” bu, Chung ya da başkalarına karşı insaflı olma olarak isimlendirilir. Shu ya da özgecilik diye isimlendirilen olumsuz yön ise; “kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.”dır. Bir bütün olarak uygulama, jeni uygulama yolu olan Chung ve Shu ilkesi olarak adlandırılır. Bu ilke bazı Konfüçyüsçüler tarafından “bir doğruyu ölçme prensibini uygulama ilkesi” olarak bilinir. Herkesin kendi içinde davranışın doğruluğunu ölçmesi bu anlamda mümkündür.
“Gerçekten jen çok uzak mıdır? Jeni çok özlüyorum ve hayır jen yakındır!” -Konfüçyüs
Ming’i Bilme
Konfüçyüs doğruluk düşüncesinden “karşılıksız yapma” düşüncesine ulaşır. Bir kimse yapması gereken şeyi, yalnızca ahlaki olarak onu yapmak doğru olduğu için yapar; bu ahlaki mecburiyete yabancı olan herhangi bir sebep için değil.
Taocular “hiçbir şey yapmama” düşüncesini öğrettiler. Oysa Konfüçyüs, “karşılıksız yapma” teorisini öğretmekteydi. Konfüçyüs’e göre, her insan için yapması gereken bir şey olduğundan , o hiçbir şey yapmamazlık edemez. Bununla birlikte , onun yaptığı “karşılıksız”dır, çünkü insanın yapması gerekeni yapmasının değeri, bizahati bunu yapmakta yatar; eylemin harici sonucunda değil.
Ming, çoğunlukla kader, kısmet ya da hüküm olarak çevrilir. Konfüçyüs için Ming, göğün hükmü, ya da göğün iradesi anlamını ifade etmektedir; bir başka ifadeyle, iradi bir güç olarak tasavvur edilir.
Ming’i bilmeyen kimse, üstün bir insan olamaz.” –Konfüçyüs
Bu yüzden Ming’i bilmek, var olduğu şekliyle dünyanın zorunluluğunu kabul etmek ve bu nedenle de bir kimsenin dışsal başarısını ya da başarısızlığını önemsememek anlamına gelir. Eğer bu şekilde hareket edebilirsek, bir anlamda, asla başarısız olmayız. Çünkü eğer, biz görevimizi yaparsak, eylemlerimizin başarısını ya da başarısızlığını dikkate almaksızın bu görev, gerçek eylemimiz vasıtasıyla ahlaki olarak yapılır.
Sonuç olarak biz her zaman, başarı endişesinden ya da başarısızlık korkusundan özgür olacak ve böylece, mutlu olacağızdır…
“Bilge, şüphelerinden azadedir; endişeden uzak erdemli ve korkudan uzak cesur kişidir.” –Konfüçyüs
Kaynakça:
- Çin Felsefesi Tarihi – Fung Yu-Lan
- Konfüçyüsçü Seçmeler