Hint Mitolojisi
Mitoloji

Hint Mitolojisi ve Tanrılar- Trimurti “Şanti, Şanti, Şanti”

Hint Mitolojisi ve Hint Panteonu, yaklaşık M.Ö. 1500 yıllarında yazılmış olan Vedalar ile başlar. Vedalar, Hint öğretilerinin ‘bilgi’ manasına gelen ilk yazınsal ürünleridir. Aryanlar tarafından yazılan, Sanskritçe olan bu metinler, tanrılara olan övgülerini ve dualarını içermektedir.

Günümüzde hala Hint kültüründe geçerliliğini koruyan çok tanrılı inanç sisteminde Vedaların, açığa çıkarılmış, kutsal, insan üstü yazıtsal ürünler olduğu varsayılmaktadır.

Her din, öğreti ve felsefede nihai amaç; ölüm karşısında insanı anlamlı bir yaşama götürecek şeyi sunmaktır. Ve Hindular bu ihtiyaçlarını tanrıları, reenkarnasyon inançları ve mitleriyle karşılamaktaydılar.

Bu Vedik tanrıların pek çoğu Yunan mitolojisindeki yağmur, ateş, gök gürültüsü, okyanus, ölüm gibi doğa olaylarının kişileştirilmiş halleriydi.

Hint Mitolojisi Tanrıları ve Trimurti

Çoğu mitolojide olduğu gibi, Hint Mitolojisi’nin de teslisleri bulunmaktadır.  Vedik metinlerde İndra, Agni ve Surya tanrıları üçlemede ön plana alınırken; ileri gelen inanışlarda şekillenerek Brahma, Vişnu ve Şiva halini almaktadır.

Hint Teslisi : Brahma – Vişnu – Şiva

Brahma : Yaratıcı

Tanrıların ve insanların yaratıcısıdır. Yaratıcı tanrı, vedalarda ilahileri söyleyen; dört ayrı elinde ritüel aletleri olan Veda kitabı, asa, kaşık ve su testisi tutan bir rahibe benzer.  Binek hayvanı kaz ve kuğudur. Veda yazıtlarına göre tanrı dünyayı yaratmaz. Hem kendinin hem de tüm yaratılanların dünyayı fark etmesini sağlar. Bu farkındalık, keşfe gider.

“Keşif, yaratmaktadır.”

Brahma, dört yüzlü ve dört kolludur. Aslına bakılırsa beş başı vardır ancak saygısızlık yaptığı için Şiva beşinci başını kopartmıştır.

Brahma, Vedik metinlerde fazlasıyla övgüler alsa da, Hint Mitolojisi ‘nin kaynaklarından biri olan Puranik mitlerde önemini kaybederek, karakter değiştirir. Daha çok teslisin diğer iki tanrısı arasında bir denge unsuru olarak ele alınmaya başlar. Diğer yanı olan  karısı konuşma, sanat, estetik ve bilgelik tanrıçası, Sarasvati’dir (akmakta olan).

Vişnu : Koruyucu

Vişnu, her yeri saran ve koruyan tanrıdır. Hint kültüründe toplumsal düzen en önemli şeydir. Ve Vişnu düzeni korumak için vardır. Adaleti, düzeni ve dengeyi temsil eder. Çoğu zaman iyi ve kötü güçler (devalar ve asuralar) arasındaki dengeyi kurmasıyla ele alınır.

Daha çok dünyayla ilişkilendiren Vişnu; altınlar ve ipeklerle donanmış, orman çiçekleriyle bezenmiştir. Dört elinde dünyadaki varlığını ilan eden deniz kabuğundan bir boru, yaşamın ahengini temsil eden bir disk, kanunları bozanları cezalandırmak için bir topuz ve kanunlara uyanları ödüllendirmek için bir nilüfer tutan; mavi renkli ‘savaş tanrısı’ olarak tahayyül edilir.  Diğer yanını ifade eden karısı ise; güzellik, bereket ve şansın tanrıçası Lakshmi‘dir.

Vişnu Enkarnasyonundaki Avatarları

Vişnu, dünyada gerçekleşen ve toplumu bozacak olan herhangi bir olayda enkarnasyonla tekrar dünyaya gelip, düzen getirendir. Yunanlıların Homeros destanları neyse, Hint kültüründe de o denli önemli olan Ramayana ve Mahabharata destanlarının kahramanları Rama ve Krişna en bilinen enkarnasyon avatarlarıdır.

Vişnu’nun diğer bedenlenmeleri; Matsya, balık insan. Kurma, kaplumbağa insan. Varaha, domuz ya da dört kollu domuz başlı insan. Narasimha, aslan başlı ve dört kollu insan. Vamana, artık insan bedenlenmesine geçiş yaptığı cüce. Paraşurama, elinde balta tutan Rama. Kalki; henüz bedenlenmemiştir, düzen çöktüğünde beyaz atıyla gelerek, dini yeniden kuracaktır.

Hint kültüründe toplumsal düzenin varlığı en önemli şey iken, Budizm öğretisi; alışı gelmiş dini düşüncelerin üstüne bozucu bir etkiyle düşmüştür. Çoklu tanrıların, ritüellerin, toplumsal düzen adına ve özellikle Dharma inancının kasvetiyle insanların Budizm’e yönelmesi olası olacaktır. Bu yüzden Budizm karşıtları, bu etkiyi kırmak için Buddha’yı da Vişnu’nun yapay bir bedenlenmesi olarak ele almaktadırlar.

Şiva : Yok edici

Şiva, çileciliğin, maddi olanın sanısından uyanmanın ve yoganın büyük tanrısıdır. O’nun yaşadığı yer medeniyetin dışındadır ve insanlığı kurtuluşun biricik amacına ulaşmaları için, kurulu düzenin prangalarından sıyrılmaya çağırmaktadır. Aynı zamanda müziğin, dansın tanrısıdır. Karısı mutlak Tanrıça Devi ve o’nun enkarnasyonları olan Şakti, Parvati, Kali ve Durga’dır.

Şiva’nın en bilindik sembolü yoni’yi (vajina) simgeleyen bir tabanın içine yerleştirilmiş olan linga’dır (penis). Bu sembol, Şiva’nın varoluşun mutlak kaynağı olduğunu simgelemektedir. O’nun gücü yaratılışın her sürecinin içindedir ve her alanına yayılmıştır.

Yılanlarla sarmalanmış saçları, kafataslarından yapılmış kolyeleri vardır. Üçüncü bir gözü vardır. Bir yeri yıkmak, yok etmek istediği ve zaten maya(yanılsama) olan bir sanıdan uzaklaşmak istediğinde üçüncü gözünü açar. Dört kolu vardır; ellerinde üç uçlu mızrağı Trişula, balta, geyik ve Damaru denilen davulunu tutar.

Şiva’nın bir diğer beş büyük gücünü simgeleyen Nataraja “Dansın efendisi” figürüdür. Şiva yaratıcı, yok edici, evrenin koruyucusu, gerçekliğin hem gizleyicisi hem ortaya çıkarıcısı, aynı zamanda ödüllendiricisidir. Şiva dünyayı yaratılış döngüsünün başlangıcında ve sonunda harekete geçirdiğinde, yok ediş dansıyla kendi kaderi de yanıp kül olacaktır…

“Şanti, şanti, şanti” (Huzur, huzur, huzur)

Ganesha

Şiva ve Parvati’nin oğludur. Şiva’nın yardımcıları ganaların başıdır, bu yüzden o’na Ganapati de denmektedir.  Bilgi ve hikmetin tanrısıdır. Engelleri aşan, Dharma’nın koruyucusudur.  Ganeşa’nın iki büyük gücü vardır: Kundalini yani,ateşin yanıcı gücü, ateş yılanı; diğeri ise Vallabha, sevginin gücüdür. Bu nedenledir ki bir işe başlamadan önce onun adı söylenir;

“Şri Ganeşa Nama!” – Ganesha’nın adıyla.

Bir mite göre; Ganesha o kadar bilgedir ki, dünyanın en uzun destanı Mahabharata’yı tek dişi ile yazmıştır.

Fil başlı, dört kollu, tombiş bir tanrı olarak resmedilir.

Hanuman

Hint Mitolojisi ‘nde en bilinen tanrılardan biridir. Maymun başlı ve kuyruklu ancak insan vücutlu şekliyle betimlenir. Çoğunluklu beş başlı ve on kollu olarak tasvir edilir. Ramayana destanında sıklıkla kendisinden savaşta yaralananlara şifalı otlar getiren ve iyileştiren tanrı olarak ele alınır. Alçakgönüllülüğü, bakirliği ve gücüyle yerinde duramayan aklı temsil eder. Tanrının bedene bürünmüş hali olan Rama’ya tapınarak, cinselliğe ve şiddete karşı dürtülerini yenerek Hanuman olur.

Soma

Bitkinin öz suyu olan soma, bir içecek olduğu halde kişileştirilmiş ve tanrı olarak ele alınmıştır. İndra’nın da sıklıkla içtiği sarhoş edici etkisi olan Soma, yaşam sağlayan, kutsal bir ölümsüzlük iksiri (amrita)’dır.

Soma aynı zamanda Rigveda’da ilahilerde adı geçen Ay tanrıçası olan Chandra’la da ilişkilendirilmiştir.

Varuna

Okyanusların, suların tanrısıdır. Mevsimlerin ve doğa yasalarının düzenleyicisidir. Dünya ve ahlak kurallarını korur ve gözetir. Günahkar insanları çekip aldığı bir ipi bulunur. Simgesi balıktır.

Vayu

Ramayana destanında Hanuman’ın babasıdır. Rüzgar tanrısıdır. İnsanlara güç, zenginlik ve çocuk kazandırır. Binek hayvanı ceylandır.

Yama

Ölüm tanrısıdır. Yanında iki aç gözlü köpek bulundurur. Mitlerde insanların ilk öleni olarak bahsedilir. Yama, aynı zamanda ölülerin korkutucu ve tarafsız yöneticisidir. Bir topuzu vardır, bu da onun bir Dharma yani nizam tanrısı ve hükümlerini tamamen tarafsız bulunduğunu gösterir.

Hint Mitolojisi – Vedik Üçlemesi – İndra, Agni, Surya

İndra

Şimşek, yağmur,fırtına tanrısıdır. Hint mitolojisi ‘nin en eski tanrılarından biridir. Vedalardan biri olan Rigveda’da büyük bir bölümü İndra’ya övgülerden oluşmaktadır. Brahma’nın yarattığı devaların (iyi tanrılar) yüce kralı, ateşli savaşçısıdır. Yunan Mitolojisi‘ndeki Zeus gibidir. Yüce bir kralken, sonralarında tanrıların kutsal içeceği olan soma ile sarhoş olmuş bir kadın düşkünü ve aç gözlü olarak betimlenmiştir.

Agni

Dyaus (Gökyüzü) ve Prithivi (Yeryüzü) ‘nin oğlu, Ateş tanrısıdır. Ayinsel kurban, ritüel ateşinin kendisidir. Hayvanların, insanların, bitkilerindeki tinsel ateşin ve yeryüzünün hükümdarıdır. Hinduizm ile birlikte etkisini kaybetmiştir.

Surya

Surya, güneşin tanrısıdır. Aydınlatıcı ve yaratıcı, yaşatan tanrıdır. Güneşin ateşini temsil etmektedir. Vedik üçleme de Agni ve İndra ile birlikte gökyüzüne hükmedenlerden, güneşin kendisidir.

Kaynakça:

  • Dünya Mitolojisi – David A. Leeming
  • Hint Mitleri – A.L. Dallapiccola
  • Mit ve Mitya – Devdutt Pattanaik
  • Rigveda – İş Bankası
  • Hint Felsefesinin Temelleri – Korhan Kaya