Antik Çağ Filozofları,  Batı Felsefesi,  Felsefe

Filozof Demokritos – Kahkaha Düşünürü “Atomcu Felsefe”

Filozof Demokritos, Abderalı düşünür olarak bilinmektedir. Hocası Leukippos’un aksine kendisinin yaşamadığı ilan edilmez. Çoğu kaynakta Abderalı halkın arasında “deli” veya “felsefe” adıyla anıldığı söylenir. Demokritos, Sokrates öncesi doğa filozofları olarak ele alınsa da aslında Sokrates’in çağdaşı olarak bilinir. Doğum yılıyla ilgili farklı görüşler vardır, kimilerine göre Anaksagoras’tan kırk yaş küçüktür. Bu da MÖ. 460 yıllarında doğduğunu gösterir. Kimilerine göre ise; Sokrates’ten bir yaş büyüktür, bu da onun 470 yıllarında dünyaya geldiğini öne sürer ve Anaksagoras’tan 30 yaş küçük olduğu anlamına gelir. Felsefe tarihine ölümü ise; 94. Olimpiyatların dördüncü yılında acı çekmeden yaşamanı yitirdiği bilinmektedir.

Zengin bir aileden geldiği ve servetinin neredeyse hepsini Mısır, Babil, Hindistan, Persia’ya gidip oradaki bilgelerden eğitim görmek için harcadığı söylenmektedir.

Felsefe geçmişinde Herakleitos nasıl ağlayan ve melankolik bir filozof olarak anılıyorsa, Filozof Demokritos karanlık düşünürün aksine, insanların budalalıklarıyla alay eden ve olan her şeye karşı gülen bir filozof olarak bilinir.

“Bilgeler arasında Herakleitos ağlamalarıyla, Demokritos ise gülmeleriyle öfkelerini bastırdı.”

Filozof Demokritos Deliliği ve Hippokrates

Fragmanları içinde, o dönem Abderalı Hippokrates ile Demokritos’un deliliği ve alaycı gülmeleriyle ilgili şöyle konuşmalar bulunmaktadır:

Hippokrates, Demokritos’un yanına gittiğinde, düşünürün kendini kaptırmış bir şekilde yazı yazmaya gömüldüğünü görür. Ve sorar; “Söyle bakalım, neyle ilgili yazıyorsun?”

“Delilikle ilgili yazıyorum, insanların neden delirdiğini, bunun nasıl giderilebileceğini, bu deliliğin nasıl geldiğiyle ilgili yazıyorum…”

“Zeus aşkına Demokritos, çok yerinde konuşuyorsun bu dingin halinle mutlu olduğunu düşünüyorum, ben bu dinginlikten nasibimi alamadım.”

Demokritos, neden nasibini alamadığını sorunca, aldığı cevaba karşılık kahkahalarla alaycı bir şekilde güler. Hippokritos, düşünürün bu tavrına karşılık “Şimdi dünyaya, niçin güldüğünün bir açıklamasını yapmak zorunda olduğunu bil!” diye karşılık verir.

Delici bir bakış ardından, Demokritos şunları söyler;

“ Benim gülmemin iki nedeninin olduğunu, iyi şeylere de kötü şeylere de güldüğümü düşünüyorsun. Aslında sadece bir şeye, aptallıkla dolu, düzelme nedir bilmeyen, tüm planlarında bebek gibi olan, bir kazanç elde etmeyecekse bitimsiz zahmete katlanmayan, ölçüsüz arzularından ötürü dünyayı bir uçtan diğer uca köşe bucak gezen… Gümüş altın eriten aç gözlülüğüne bir son vermeyen, her daim daha fazlasına sahip olmak için delice bir arzu duyan, geri de kalmaya katlanamayan ve kendine mutluyum demekten utanmayan insana gülüyorum!”

Filozof Demokritos ve Diğer Filozoflarla İlişkisi

Filozof Demokritos, Sokrates öncesi dönemde doğa filozofları olarak anılanlar arasında doğayı ve maddeyi bu denli ele alan son filozof olarak işlenir. Hocası Leukippos hakkındaki bilgiler net olmasa da, elde edilen bilgilere göre hocasının düşüncesini daha irdeleyerek ele aldığı ve onun yolunda gittiği yazılmıştır. Atom ve boşluk öğretisiyle, Anaksagoras ve Empedokles gibi düşünürlerin çoğulcu materyalizmini benimsediği görülmektedir. Demokritos’un atom ve boşluk kuramı, Helenistik dönemde Epikürosçu fiziğe zemin olacak ve bu materyalist bakış açısını Epiküros sürdürecektir.

Elea Okulu ne kadar varlığın bölünemez, başlangıcının ve sonunun olmadığını söylese de boşluğu reddetmekteydiler. Özellikle Parmenides “boşluk yoktur” u net bir şekilde ifade etmekteydi. Bu nedenle Atomcu Felsefeyi ortaya atanlar Elea Okulu’na zıt bir kuramla varlığı ele almaktaydı.

Maddenin en küçük yapı taşı atomlar(tözler)bölünemez ve boşluk yoksa “varlık” var olamazdı.

Atomlar “Tözler” ve Boşluk -Filozof Demokritos ve Leukippos-

Leukippos ve Demokritos, Atom ve boşluk kuramlarıyla ilk kez varlığı bu kadar maddeci ve düalistik bir şekilde ele alacaktır. Atom kelimesi Yunanca’da “kesilmez ve bölünemez” anlamındaki (atomos) kelimesinden gelmektedir.  Bu düalist düşünürler için en önemli iki kavram; atomlar ve boşluktur.  Atomlar maddenin en küçük yapısıdır. Madde ne kadar bölünürse bölünsün, en sonunda kalan nihai şey atom olacaktır. Ve atomlar bölünemez, ayrıştırılamazdır. Boşluk ise; atomların hareket edebilmesi ve maddenin görünürdeki şekillerini alması için yaratım mekanıdır. Atomların içinde boşluk söz konusu olamaz, eğer bir boşluktan söz edilseydi o zaman varlık, var olamazdı. Maddenin yapı taşı olan atomlar farklı şekil ve biçimlerde oluşurlar. Bu farklı şekil ve cisimlerin birbirleriyle çakışması ve birleşmesi, görünen maddeyi oluşturur. Maddenin oluşumu yani atomların birlikteliği ve ayrılığı içinde hareket alanı olarak bir boşluk vardır. Bu boşluk sonsuz bir mekandır.

Parmenides’in boşluk savıyla çelişse de, atomcu felsefenin atom özellikleri olarak belirttiği nitelikler, Parmenides’in varlık özellikleriyle oldukça benzerdir. Atomlar var olmamıştır ve sonu yoktur. Bölünemez ve ayrılamazlar, parçalanamaz ve değişemezler.

“Atomlar sonsuz sayıdadır ve boşluk sonsuzluktur.”

Filozof Demokritos, hiçbir şeyin yaratılmadığını söylerken zamanın yaratılmadığı düşüncesinden yola çıkar.

Oysa hakikat var olan sadece bir şey ve hiçbir şeydir. Nitekim yine onun “bir şey” dediği atomlar ve “hiçbir şey” dediği ise boşluktur.

Atomların farklı biçim ve şekilleri vardır: Küp, yuvarlak, düz, çengelli gibi… Atomlar bu farklılıklarıyla birleşince, varlıkları oluştururlar. Varlıkları farklı kılan, atomların farklı biçimleriyle birleşmesidir.

Atomlar içlerinde değil ancak boşluğun içinde diğer atomlarla bir hareket içindeydi. Hiçbir şey rastlantısal değildi.

Kendiliğinden olan bir hareket tezi ortaya atmıştı, Demokritos.

Hiçbir Şey Rastlantı Değildir!

Leukippos, atomların ilk kendiliğinden hareketi dışında hiçbir şeyin rastlantı sonucu meydana gelmediğini söyleyecektir. Her şey nedeninin zorundalık durumunun sonucunda oluşur.

Beden, ruh ve düşünceler atomlardan meydana gelir. Mekanik bir nedensellik olarak, bu meydana geliş atomların birbirine vurma ve çarpmasıyla mümkün olur.

Bilgi Kuramı – Duyular Yardımıyla Akılsallık

Bazı kaynaklarda Demokritos, zihnin kavrama yetisinin gözlerin bakışıyla engellendiğini düşündüğü ve eğer görme yetisine son verirse zihninin daha canlı ve kesin sonuçlar vereceği çıkarımını yaptığından kendini kör ettiği yazılıdır. Bazılarında ise; duyulardan azade olup, akılla kavrayışa gitmeyi savunan bir bakış açısı benimsediği için böyle bir anlatımla ifade edildiği aslında kör olduğunun doğru olmadığını söyler.

Varlıklar niteliksel olarak ikiye ayrılmaktadır:

İlki biçimleri ağırlıkları ve şekilleridir. İkinci niteliksel çeşit ise; varlığın tatlı, ekşi, soğuk gibi özellikleridir. Demokritos, ikinci türlerin algılarımıza göre değiştirildiğini söyler. Bu sebepten bunlar sanılardan ibarettir. Duyularımızın sanılar olduğunu söylese de ona göre duyuları algılayış yine duyular aracılığıyla mümkün olacaktır. Duyuları doğru anlamlandırırsak, akılcı tutumumuza katkı da bulunacağını söyler. Ancak özelinde gerçek olana akılsal bir yolla ulaşılabilir. Duyular onun için sadece araçlardır.

Ahlak olarak ise, ölçülülüğü ele alır. Ölçülülük en büyük erdem ve ahlak ilkesidir.

“İnsanın sevinci neşesindeki ölçülülükten ve yaşamındaki dengeden gelir. Eksiklikler ve fazlalıklar değişir ve ruhta güçlü dalgalanmalara neden olur. Ruhların büyük değişim yaşayanları ne dengeli ne de tatmin olur. Dolayısıyla düşünceni mümkün olana yönlendirmeli ve mevcut olanla yetinmelisin.”

“İnsanların bedenlerinden ziyade ruhu göz önünde bulundurması daha uygundur. Zira ruhun kusursuzlaştırılması bedenin yüzeyindeki kötü durumu da düzeltir, akıldan yoksun olan bedenin gücü ise ruhu daha iyi yapmaz.”

“Mutluluk ruha aittir, mutsuzlukta.”

“İnsanlar dualarında Tanrılardan sağlık istiyor, bunun kendi ellerinde olduğunu bilmiyorlar. Ölçüsüzlüklerinden dolayı tersini yapıyor, arzularıyla kendi sağlıklarına ihanet ediyorlar.

Kaynakça:

  • Leukippos – Demokritos/ Atomcu Felsefe Fragmanları – T.İ.B.
  • Wikipedia
  • Filozofun Yolu