Mitoloji

Aborjin Mitolojisi – Düş Zamanı ve Gökkuşağı Yılanı

Aborjin Mitolojisi , yerli Avustralya halkının oluşturduğu pek çok klan ve kabilenin sözlü anlatımlarına dayanmaktadır. Fazlaca kabile sayısı net bir mitoloji geleneğinden bahsetmeyi zorlaştırsa da belirli kavramlar Aborjin Mitolojisi’nde önemli rol oynar. Düş zamanı ve Gökkuşağı Yılanı miti en önemli anlatıları oluşturmaktadır. Binlerce yıldır süregelen ve sembollerle anlaşan Aborjin halkının belirli bir yazılı dili olmasa da, yıllarca Aborjin halkının nesilden nesile hikayelerini anlatması bizlere onların hem mitolojisi hem de dini inancı hakkında bilgiler vermektedir.

Aborjin Mitolojisi – Düş Zamanı

Aborjin Mitolojisi ’nde bir mite göre dünyanın yaratılışı düş zamanı denilen dönemde yaşanmıştır. Düş zamanında ata ruhlar yeryüzünde dolaşarak yeryüzünü oluşturmuştur. Düş zamanı ataları, hem fiziksel yaşamda hem de düş zamanı denilen yaşamda varlardı. Bu anlamda yaşam da, ölüm de eş zamanlı olarak varlığını sürdürüyordu. Aborjinler bu dünyayı anlamlandırmak, öğrenmek, bilmek ve  herhangi bir insanın, hayvanın, nesnenin cevabını bulabilmek için düş zamanı atalarına şarkılar söyleyip, dans ederlerdi. Örneğin; karşılarına çıkacak bir tehlike varsa düş zamanı yaşamında bu tehlikeyi temsil edene ortadan kaldırması için medet umarlardı.

Gökkuşağı Yılanı

Aborjin Mitolojisi insanı, doğayı ve geçmişi konu almaktaydı. Mitler değişiklik gösterse de en çok konusu geçen ve suyla ilişkilendirilen Gökkuşağı Yılanıydı. Pek çok hikayede insanları midesine indirir ancak Aborjin kabilelerine örf ve adetleri hediye ederdi. Gökkuşağı Yılanı, aborjinlerin adetlerini, yasalarını ve totemik kabile kültürünü temsil etmekteydi.

Evrenin doğuşu sırasında, Gökkuşağı yılanı Aborjinlerin coğrafyasını boydan boya gezinirken, yerlerde bıraktığı izler vadileri, nehirleri, dere yataklarını oluşturmaktaydı. Kurbağalara seslenir ve onlarda topraktan suyla dolup, şişen mideleriyle ortaya çıkarlar. Gökkuşağı yılanı, kurbağaların karınlarını gıdıklar ve sular böylelikle fışkırarak dünyayı sarar, su yataklarını doldurur. Buradan da tüm yaşam doğar. Hayvanlar, bitkiler, insanlarla birlikte yaşam başlar. Tüm hayvanlar Gökkuşağı Yılanını takip eder. Her canlı sadece kendi türündeki canlıyı avlayarak yeryüzünün dengesi sağlanır.

Gökkuşağı Yılanı kurallar koyar ve kurallara uymayanların hayvan şeklinde kalacağını, kurallara uyum sağlayanların ise insan formuna yükseleceğini söyler. Bu sebeple her kabile bir hayvandan geldiğine inanır. Bu hayvan kabilenin totemidir ve totem onlara kökenlerini anımsatır. Kabiledekiler bu totem hariç her hayvanı yiyebilirler.

2 Yorum

  • Toprak

    Marlo Morgan’ın Bir Çift Yürek kitabından sonra okuduğum en keyifli Aborjin temalı içerikti. Çok eskiden okumuş olmama rağmen anımsadım ve ilginizi çekerse tavsiye ederim. Başarılar dilerim.