Mitoloji

Mısır Mitolojisinde Yaratılış – Güneş Tanrısı Ra Atum’un Eli

Mısır Mitolojisinde Yaratılış.

Dünyanın ve evrenin kim tarafından ve nasıl yaratıldığı, Mısırlılar için sürekli bir merak konusu olmuştur. Üç evren tasarımı, üç antik kentin Heliopolis, Hermopolis ve Memfis gelenekleri temel alınarak ortaya koyulmuştur.

Mısırlılar için ölüm ve sonrası Mısır Teolojisi’nin temelini oluşturmaktaydı. Antik Mısırlıların evren hakkındaki düşünceleri ve Mısır mitolojisinde yaratılış bilgilerine ise 4.300 yıl önce başkent olan Memfis hanedan mezarlığının bulunduğu Sakkara’daki Kral Wenis Piramidi’nin giriş kısmına ve sanduka odasındaki sütunlara kazınan hiyerogliflerden ulaşılmıştır. Sanduka Metinleri’ne yazılanlardaki amaç kral öldükten sonra Güneş Tanrısı’nın yanında olabilmesini sağlamaktır. Eski krallığın diğer hükündarlarıda bu geleneği devam ettirmiştir. Piramit Metinleri olarak bilinen bu cenaze edebiyatı tarzı yazıtlar, bugün bizlere Antik Mısır’ın inanç sistemini tanıma olanağı sağlamaktadır.

Ölüler Diyarına Hazırlık

Hanedanlıktan olan statü sahibi olanlar büyülü yazıtlarla birlikte ölümden sonrasına uğurlanıyorlardı. Onların tabutları Anubis ve Osiris’ten söz eden yazıtlarla, Horus’un Gözü tılsımıyla, lüks eşyalarla, temel gıdalarla, özenle yazılmış yüzlerce yazıtlarla ve öbür dünyaya ait haritalarla donatılmış sandukalardan oluşuyorlardı.

Tüm bunlar kaos güçlerini etkisiz kılmak ve kişinin ruhunu Güneş Tanrısı’nın himayesine dahil etmek içindi. Bu Piramit Metinleri ve Sanduka Metinleri Mısır mitolojisinde yaratılış ‘ın ve Heliopolisli yaratıcı tanrı hakkındaki mite dair de açıklamalar içermekteydi.  Resimli anlatılar, yaratının yaşamı nasıl şekillendirdiğini anlatmaktaydı.

Her Şeyden Önce Karanlıkta Dingin Sular Vardı…

Mısır mitolojisinde yaratılış miti en bilinen haliyle evrenin oluşmasından önce, karanlıkta dingin sulardan oluşan engin bir okyanusun oluşuydu. Bu “Nu veya Nun” diye adlandırılan kadim varlık olarak tasvir edilmekteydi. Onuruna hiçbir tapınak inşa edilmemekle birlikte Nu, birçok kült tapınağında yaratılıştan önceki yokluk olarak sembolize edilen kutsal göl şeklinde betimlenirdi.

Yaratıcı Güneş Tanrısı Ra-Atum

Heliopolis’in efendisi ve göğün hudutlarının efendisi Atum, demiourgos yani evrenin yaratıcısı olarak Nu’dan doğmuş ve evreni oluşturan elementleri yaratmıştır. Güneş tanrısı (RA) olarak kendi kendini var etmiş ve Nil baskınından sonra ortaya çıkan ada ile kıyıların görüntüsünü anımsatan yüksekçe bir tepenin üzerine oturmuştur. Bu kadim tepe, Güneş Tanrısı’nı taşımak üzere yükselen Benben olarak tasvir edilmiştir. Atum’un taşlaşmış spermi olabileceği düşünülen asıl taş kalıntısının Heliopolis’teki Benben’in Konağı olduğu ileri sürülmektedir. Atum isminin altında yatan bütünselliktir; bundan dolayı Atum, Güneş tanrısı olarak üstün varlık ve doğadaki güçlü elementlerin en mükemmel örneği anlamına gelen Monad ismiyle adlandırılır.

Başlangıçta Söz Vardı – Zanaatkar Ptah

Başka bir Mısır mitolojisinde yaratılış mitine göre, Memfis teolojisinde tanrı Ptah “kalp ve dil” yaratımı hakikati düşünerek ve onu söyleyerek yaratmıştır. “Başlangıçta söz vardı.” Veya Khum gibi, yaratılışı bir çömlekçi çarkında şekillendirerek yaratıcı zanaatkar tanrı olarak yaratmıştır.

Mastürbasyon ile Yaratılış

Ancak en bilinen Mısır mitolojisinde yaratılış miti tanrı Ra-Atum mitidir. Güneş tanrısı Ra-Atum ilk tanrıları dolayısıyla yaşamın kendisini yoktan, hiçlikten, kendi içinden yaratmıştır. Piramit Metinleri, Atum’un Şu ile Tefnut’u (hava ile nem) bir mastürbasyon eylemi ile yarattığını söyler. Teolojik açıdan, Atum’un eşi kendisidir. Ve yaşamı da tekliğinde kendinden yaratmıştır. Atum, mastürbasyon eyleminin doruğundayken kendi penisini ağzına soktuğunu ve kendi uzvuyla birlikte yaşamın tohumunu kendine aldığını ortaya çıkarır. Burada ağız yaratılışın rahmi haline gelir.

Piramit Metinleri, Atum’un sonunda, Atum Khepri olarak Şu ile Tefnut’u tükürdüğünü de söyler. Sanduka Metinleri, Şu’nun Atum’un burnundan çıktığını söyler. Memfis mitleri bununla hem fikir olmakla birlikte, tohumlarını Şu ile Tefnut olarak değiştirenin Atum’un düşünceleri olduğunu vurgular. Her halükarda, ancak Şu ile Tefnut doğduğunda Atum, bir erkek ve bir baba olarak farklılaşır. Sonraki tasvirlerde Mısır mitolojisinde yaratılış , mastürbasyon yaratıcı eyleminde kullanan Atum’un Eli, bir tanrıça olan Hathor ile kişileştirilir.

“Görünüşe gelen her şey benden sonra var oldu… ne gök, ne yer vardı benden önce… her varlığı ben yarattım… yumruğum, benim karım oldu… kendi elimle çiftleştim…. Şu’yu hapşırarak yarattım… Tefnut’u tükürerek… Şu ve Tefnut, Geb ve Nut’u meydana getirdi… Geb ve Nut, Osiris’e can verdi… Selt, İsis ve Neftis… sonunda bu ülke meydana geldi.”

Mısır Mitolojisinde Yaratılış – İlk Cinsel Birleşme: Yeryüzü ve Gökyüzü Doğuyor

Tabut metinlerinde mısır mitolojisinde yaratılış mitinde ise Şu, yaşamın kendisi; Tefnut ise maat (ilahi düzen) olarak görülmüşlerdir. Tefnut, maat olarak yaratılışın ve buna bağlı olarak da merkezi Mısır olan yeryüzündeki yaşamın esas prensibiydi. Şu ile Tefnut babalarından bağımsız olduklarında, evrende bir erkek ile bir dişi varlığın arasındaki ilk cinsel eylem için bir araya geldiler. Sonuç yeryüzü ve gökyüzünün yani Geb(eril) ile Nut(dişi)’un doğumuydu.

Geb ve Nut’tan ise Osiris, İsis, Seth, Neftis doğacaktı. Ve sonralarında Mısır hükümdarlarının sığındığı ve temsili ilan edildikleri Horus…

Neden çoğu mitolojide tam tersiyken Mısır Mitolojisinde yaratılış mitinde tanrı Geb yerde betimlenir ve Tanrıça Nut onun üzerinde gökyüzündedir?

Nut, daima kadın koruyucu olarak adlandırılmıştır. Güneş tanrısı Ra’yı korur; ölüp cennete girmekte olanları korur; ölüp dirilen oğlu Osiris’i korur. Bazen bir inek olarak (tanrıça Hathor gibi) veya aşağıdakilerin beslenmek için ulaşacağı memeleri olan bir dişi domuz olarak betimlenir. Bu onu mantıken aç yeryüzünün üzerinde konumlandırır. Nut’un tanrıçaların tanrıların hizmetinde olmadığı, bir dini temsil eden antik bir tanrıça olduğu varsayılabilir. Dindeki bu eğilim, Mısır toplumunda kadınların görece güçlü pozisyonuyla ve çeşitli dönemlerde gerçekleşen ana-soyluluğa yönelik hareketlerde yansımasını bulur.

Mısır Mitolojisinde Yaratılış – İnsan Nasıl Yaratıldı?

Mısır mitolojisinde yaratılış mitlerinde ve Mısır dininde, insanlara ya da insan kahramanlara çok fazla önem vermemiştir. Bütün Mısır kült merkezlerinin esas ilgi alanı tanrısal varlıklardı. Yine de bazı mitlerin kimi kısımları insanların yaratılışından söz eder. Sanduka Metinlerinde, Atum bize “Gözümün yaşından türedi” der. Burada “Göz” bir tanrıça olarak kişileştirilen (Hathor veya Sekhmet) tek gözdür ve yaratılışın ilk safhalarında Atum-Ra tarafından çocukları Şu ve Tefnut’u kendisine geri getirmesi için dışarı yollanmıştır. O zaman “Ra’nın Gözü” yaratılışta düzen oluşturulması için harcanan gayreti temsil eder çünkü Geb ile Nut’un (yeryüzü ve gökyüzü bedenleri arasına konmuş Şu ve Tefnut (hava ve su) olmadan yaşama yer olmayacaktır.

Gözün neden yaşardığı belirsizdir ancak en muhtemel neden, Göz Şu ve Tefnut ile geri döndüğünde ulu tanrının onun yerine yeni bir Göz (Güneş gözünü, Güneşi) aldığını keşfedince duyduğu öfke ve hayal kırıklığıdır. Atum ilk Göz’ü yatıştırmak için onu, sembolü Mısır krallarının tacına oturtulan kobraya dönüştürür.

Yaratıcının insanlara verdiği armağanlardan biri yıllık taşkınları ile Nil Nehri ve insanların öldükten sonra güneş teknesinde ona katılması ihtimalidir.

Kaynakça:

  • David A. Leeming – Dünya Mitolojisi
  • George Hart – Mısır Mitleri
  • Peter le Page Renouf – Mısır’ın Ölüler Kitabı
  • Geraldine Pinch – Mısır Mitolojisi
  • Peter Archer – Dinler Tarihi 101