Çin Felsefesi,  Doğu Felsefesi,  Felsefe

Çin Okulları Kökeni ve Altı Okul – Çin Felsefesi Ekolleri

“Ju Okulu’nun kökeni, ediplerdir. Mohist Okulu’nun kökeni, savaşçılardır. Tao Okulu’nun kökeni, keşişlerdir. İsimler Okulu’nun kökeni, tartışmacılardır. Yin-Yang Okulu’nun kökeni, mistiklerdir.” -Liu Hsin

Çin düşünce tarihinde Konfüçyüsçülük ve Taoculuk temel iki ana akım olarak bilinse de, bu düşünceler uzun bir tekamülün sonunda bu hale gelen ve MÖ. 5. Yüzyıl’dan 3. Yüzyıl’ın sonuna kadar var olan, diğer bir çok rakip düşünce okulu arasında yalnızca iki tanesiydi. Söz konusu dönem boyunca, okulların sayısı o kadar çoktu ki, Çinliler onlara, “yüz okul” derlerdi.  Daha sonra gelen tarihçiler, bu yüz okulun bir tasnifini yapmaya çalıştılar. Bu ilk yapan Ssu-ma T’an’dı.  O, okulları altı ana okul halinde tasnif etmiştir.

Biricisi bir kozmoloji okulu olan “Yin Yang Okulu”dur. İkincisi “Edipler Okulu”, Konfüçyüsçü okul olarak da bilinir. Üçüncü okul, “Mo chia ya da Mohist Okulu”dur. Dördüncü Okul “Ming chia ya da İsimler Okulu”dur. Beşinci Okul, “Fa chia ya da Yasacı Okul”dur. Altıncı okul ise “Tao-Te chia ya da Yol ve yolun gücü Okulu’dur.

Liu Hsin – Çin Okulları Tasnifi

Yüz okulu tasnif etmeye çalışan ikinci tarihçi ise, Liu Hsin’dir. Liu Hsin yüz okulu on ana grup halinde tasnif etmiştir. Bunlardan altısı Ssu-ma T’an ile aynıdır. Diğer dördü ise, Tsung-Heng chia ya da Hariciyeler Okulu, Tsa Chia ya da Eklektikler Okulu, Nun chia ya da Ziraatçiler Okulu ve Hsiao-shuo chia ya da Hikaye anlatıcılar Okuludur.

Lui Hsin, bu tasnifinde, Ssu-ma T’an’ın yaptığının çok da ötesine geçmez. Ancak onda yeni olan, Çin tarihinde ilk kez, farklı okulların tarihsel kökenlerini sistematik olarak izlemeye yönelik teşebbüsüdür. Lui Hsin, okulların tarihsel kökenini, Chou Hanedanlığı dağıldıktan sonra, birimiyle ilgili olan ve öğrenimden de sorumlu olan memurların, dağılıp; kişisel öğretilerini kurmalarına dayandırır. Örneğin; Edipler okulunun kökeni, Eğitim Bakanlığı’dır. Mohist okulun kökeni, mabet muhafızlarıdır. Yin-yang okulunun kökeni, dönemin resmi astronomlarıdır. Ancak okulların kökeni hakkındaki yorumu, Çin düşünürleri tarafından yetersiz görülmüştür. Örneğin, Taocu okullardan bahsederken, yalnızca Lao Tzu’nun öğretisine değinir ve Chuang Tzu’nun öğretilerini görmezden gelir. Nitekim,  İsimler okulu ve törenler bakanlığının işlevleri arasında da hiçbir benzerlik var gibi görünmez. Araştırmacılar onun tasnif çabasının, düşünce okullarının bakanlıklara atfetmesinin keyfiyeti çerçevesinde olduğunu vurgularlar. Ve genel olarak Çin Okullarını ele alırken, altı ana okul olarak ele alırlar.

Çin Okulları

Yin Yang Okulu: Çin kozmogonisini oluşturmaktadır. Evrenin yapısı, beş element ile açıklanır. Kozmik düzen ve varoluş ise Yin ve Yang denilen iki ilke ile tezahür etmiştir. Dört mevsimle birlikte ise zaman ve mekanı açıklamaya girişirler. Dönemin gizemcileri, kehanet yöntemlerine de sıklıkla başvurmuşlardır.

“Göğün ve yerin hayat verici etkileri birbirlerine karışır.” – Değişimler Kitabı

Edipler Okulu:  Konfüçyüsçülük olarak da bilinir. Hem birey hem de devlet için bir ahlak felsefesi ortaya koymuşlardır. İnsan sevgisi yani “Jen” kavramı öğretilerinin temelini oluşturmaktadır. Bireyin eğitimi önemlidir. Ve bireyin kendinde barındırdığı iyi erdemler, hükümdarda devletin yönetimi için esastır. Devletin kendisi gerekli olduğu için vardır.  Devletin iyiliği, bireyin erdemli oluşundan geçer. Toplumla ilgili olarak, çok iyi düzenlenmiş bir topluma sahip olmak için en önemli şey, Konfüçyüs’ün isimlerin ıslahı diye isimlendirdiği şeyi başarmaktır. Her ismin içeriğinin ideal bir özü vardır. Bu yüzden isimler gerçekliğe uygun olmalıdır. İsim ve gerçeklik arasında bir anlaşma vardır ve toplumsal ilişkilere dair her isim, belli sorumlulukları ve görevleri ima eder.

Mohist Okulu: Mo Tzu, Mohist okulun kurucusu olarak bilinir. Konfüçyüs’ün ilk muhalifidir. Konfüçyüsçü okul geleneksel kurumlar, ayinler, müzik ve ilk dönem Chou Hanedanlığı’nın edebiyatını anlamaya ve bunları ahlaki terimlere göre aklileştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışmıştır. Mo Tzu ise onları daha basit ve daha pratik bir şey ile değiştirmeye çalıştı. Konfüçyüs kadim medeniyeti meşrulaştırırken, Mo Tzu, bu medeniyeti eleştirdi. O’na göre, Konfüçyüs’ün olumladığı, kadim zamanlarda müzik ve ayin gibi toplumsal güzelliklerin hepsi aristokrat sınıf içindir ve sıradan insan bakış açısından hiçbir fayda sağlamazlar.

Mo Tzu militan bir katip iken, Konfüçyüs kibar bir beyfendiydi. Mo Tzu’nun ana hedefi hem geleneksel kurumlara ve Konfüçyüs’ün teorilerine karşı çıkmaktı. Savunduğu şey ise, her şeyi kuşatan bir sevgidir. Onun “jen ve ji” insanı, ayrım yapmadan, her şeyi kuşatan sevgiyi uygulayan kimseydi. Bunu faydacı bir argüman olarak kullanmıştı. Ve her şeyi kuşatan sevgi ilkesinin, mutlak olarak doğru olduğunu ispatlamaya girişmiştir. Konfüçyüsçülüğün insan sevgisinden farklı bir sevgidir, bu. Mo Tzu farkı, sevginin eşit olması gerektiğidir. Aileye olan sevgiyle, herhangi birine duyduğun sevgi eşit olursa, o zaman insanlıkta, devlette dengede ve huzurda kalacaktır. Ve böylesi bir sevgi, ülkeye ve halka daha faydalı olacaktır.Ve o tanrının iradesini ve ruhları felsefesinde ikna yöntemi olarak kullanacaktı. Mo Tzu, aşırı faydacıydı. Ve ayırım yapmadan sevgi duyanların ruhlar tarafından gözetildiğini ve Tanrı tarafından mükafatlandırıldığını, karşılıklı ayrım yapanların ise, özellikle yöneticilerin cezalandırıldığını söylemekteydi.

“Her şeyi kuşatan sevgiye sahip olmamak, insanları sevmemektir.” – Küçük Tasvirler

Sonraki gelen Mohistler ise, epistemolojik, diyalektik ve isimler üzerine tartışmalarda bulunmuşlar ve her şeyi kuşatan sevginin savunuculuğunu üstlenmişlerdi. Hem Mo Tzu hem de sonraki Mohistler, iyiyi faydalı olanla özdeştirdiler ve Mohist okulun faydacı felsefesi için hedonistik bir meşrulaştırma sundular.

İsimler Okulu: Ming (isim) ve shih (gerçeklik) arasındaki ilişki problemine dikkat çekerler. Tartışmacılar olarak da bilinirler. Söz konusu okulun üyeleri, mantığa aykırı görünen ifadeler ortaya koyan, başkaları ile tartışmaya hazır ve bile bile başkalarının reddettiğini iddia eden ve başkalarının iddia ettiklerini reddeden şahıslar olarak bilinirler. Onların ilgisi ve İsimler Okulu’nun ruhu, gerçeklikler denilen şeylere değil de isimlere yöneldi. Kurucuları ise, Hui Shih ve Kung-sun Lung’tu.

Mutlak olan “isimler”di. Gerçeklik denilen şeyler göreceliydi. Örneğin; “Bu bir masadır.” önermesinde, buradaki “bu” daimi olmayan ve gelip geçici olan somut gerçekliğe gönderme yapar. Ancak, “masa” kelimesi, değişmeyen ve her zaman olduğu gibi kalan soyut bir kategoriye ya da isme gönderme yapar. “İsim” mutlak, fakat “gerçeklik” izafidir.

Yasacı Okulu: İyi yönetimin, ediplerin yönetim için vurguladıkları ahlaki kurumlar yerine, yasanın tespit edilmiş bir koluna dayanması gerektiğini iddia eden bir grup devlet adamı tarafından kurulmuştur. Yasacı okul, “Legalizm” olarak da bilinir.  Konfüçyüsçü dönemde olduğu gibi nüfus artık kontrol edilebilir sayıda değildir. Nüfusun artması kaosu da beraberinde getirmiştir. Yönetim için yapılması gereken şey ise, metot ehli insanların yasa tahsis etmesiydi. Han Fei Tzu, Yasacı okulun zirve isimlerinden biriydi. Doğu’nun Machiavelli’si gibiydi.

Modern terimlerle, bu okulun öğrettiği, organizasyon ve liderlik metoduydu. Eğer bir kimse halkı organize etmek ve onların lideri olmak isterse, Yasacı teorinin uygulamasının, ancak yalnızca totaliteryen çizgileri takip etmek istiyorsa, her zaman öğretici ve faydalı olduğunu görecektir. Yasalar iyi ve doğru bir şekilde tahsis edilirse, devleti yönetenin yeteneğine ihtiyaç yoktur. Yasalar onun yapması gerekeni, devleti iyiye ve düzene götürmeyi sağlayacaktır. Bu okulun mensuplarına göre, insan doğuştan kötüdür karamsarlığı vardı ve suça meyillidir. Bu yüzden küçük suçlar dahi sert biçimde cezalandırılmalı ve büyük suçların önüne geçilmeliydi.

Tao Okulu: “Yol” veya “akış” öğretileri olarak da bilinir. Tao, adlandırılamayan, kozmosun ilkesidir. Her şey tao’dan akar ve tao’ya geri döner. Konfüçyüsçülüğün çabalamayı olumlamasının aksine, çabasızlığı “wu wei” savunur. Devletin varlığının yapay ve gereksiz olduğunu ilan eder.

Mevsimlerle Çin Felsefe Tarihi

Çinliler felsefi tarihlerini çoğunlukla gelişen mevsimlerin arka arkaya gelmesi olarak gördüler: İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış.

İlkbahar dönemi, bir gizemin içinde gizlidir, mitler ve bilge imparatorlar ve onların hayvan kemikleri ve kaplumbağa kabuklarıyla yaptıkları kehanetler günümüze ulaşmıştır. Bu dönemde aynı zamanda Çin Felsefesi’nin “yüz okulu” ortaya çıkar.

Yaz döneminde, (MÖ. 206- M.S.900) Budizm Çin’de filizlendi. Konfüçyüsçülük ve Taoculukla birlikte Budizm felsefesi anlaşılmaya çalışılıyordu.

Sonbahar döneminde, (960-1912) Budizm’İn öne çıkışı son buldu, Neo-Konfüçyüsçü öğreti “özgün Çin düşüncesini” yakalamaya çalıştı.

Kış döneminde, (1912-?) Marksizm, demokrasi, post-modernizm gibi Batılı fikirler hem Çin’i etkiledi hem de Çin’i dünyanın geri kalanına açtı.

Kaynakça:

  • Çin Felsefesi Tarihi -Fung Yu-Lan
  • Doğu Felsefesi – Jim Powell
  • Otuz Beş Doğu Filozofu – Diane Collinson