rüya yogası
Yoga

Rüya Yogası – “Bedenin gecesi, Ruhun Gündüzüdür!”

Rüya Yogası, Hint geleneklerine özellikle Tantra Öğretisi ’ne göre yaşamımızda önemli bir yer tutar. Tantracılar, bir değil iki hayatımız olduğunu söylerler. Bunlardan biri duyularımızla algıladığımız fiziksel dünyadır. İkinci hayatımız ise; uyuduğumuz zaman girdiğimiz rüya dünyasındadır.

Rüya dünyasında fiziksel dünyanın kuralları geçerliliğini yitirir. Zamanın, mekanın ve insanın potansiyelinin sınırlılıkları ortadan kalkar. Bu sınırsızlıkta bazen uçar, su üzerinde yürür bazen ise; duyularımızla değil de başka bir boyuttaki benimizle algıladığımız korkularımıza “kabus” ile tanık oluruz. Bunlar Tantracılar’a göre fiziksel dünyanın yanında farklı bir boyutta yaşanan bir hayattır.

Batı’da Rüya ve Freud

Rüyaların gizemi, antik devirlerden günümüze dek tartışma konusu olmuştur. Batı’da Freud rüyalara konu olan şeylerin bilinçdışından çıktığını savunur. Korkularımız, normsuzluklarımız, cinsel dürtülerimiz, güzel olarak kendimize inandırdığımız kalıplarımız hep bilinçdışından rüyalarımıza yansımıştır, Freud’a göre. Nitekim de doğrudur. Ancak Hint’in kutsal metinleri rüyanın çok daha fazlasını olduğunu söylemektedir.

Rüya Yogası ve Kutsal Metinler – Hint, Tibet, İslam

Hint ve Tibet kutsal metinlerine göre; uyku halindeyken nihai olan Tanrı’dan gelen özümüz bedenimizden ayrılmaktadır. Ve öz başka bir ruhsal kabuğa bürünerek başka bir boyutta var olur. Ruhun özünün kabuğuna çekilip, başka bir boyutta var olduğu rüyalar, Tanrı’nın fısıldadığı kehanet rüyalarıdır. İlham veren, gerçeği gösteren, bazen uyaran, bazen ruhun nereye yönelmesi gerektiği gösteren rüyalar… Tanrı’dan pay alan rüyalarda ruh, yaşam ile ölümün arasında enkarne olmamış egonun yer aldığı boyuttur.

İslam dini de rüyalar konusunda benzer şeyi düşünmektedir. Ruh, her rüyada değil ancak bazı rüyalarda bedeninden ayrılarak dünya ve ahiret arasında “Alem-i İslam” denilen yerde gezintiye çıkar. Ve yine Hint ve Tibet metinlerinde geçtiği gibi rüyaların bizimle konuşmasını istediğimiz konularda İslam metinlerinde “istihare” kavramı kullanılmaktadır. Rüyaların kılavuzluğuna başvurmak isteyen, İslam ritüellerini yapar, niyetini diler ve sağ elinin üzerinde bir pozisyonda uykuya dalarak rüyasının onunla konuşması için dua eder.

Tantracılar, Freud bakış açısını reddetmez. Ki yoga ekolü genel olarak zihinsel sınırlardan kurtulmak üzerine uygulanan pratikler oluşturmuştur. Rüya yogası yapmak isteyen birinin önce -Freud’un dediği gibi- bilinçten bağımsız bilinçdışında kayıtlı olan görüntüler ve duygulardan özgürleşmesi gerekmektedir; gerçeği göstermek isteyen rüyaların ayrımını yapması gerektiğini söyler. Bunun ayrımını yapabilen insan sonrasında gerçeği görmek adına pratiklerine başlayabilir.

Yoga Nidra’yla Uykuya Hazırlık

Bu pratikler “Yoga Nidra”yla başlar. “Uyku yogası” Uyku yogasındaki amaç zihni, bedeni, nefesi saf bilinç düzeyine, yani kalıplardan arınmış bir düzeye getirmektir.

Yoga Nidra, uyku öncesinde gevşeme meditasyonudur. Böylelikle rüyalarda saf bilinç halini yaşayabilir ve yine sınırlarınızdan özgürleşebilir ve “bir”in sizinle konuşmasını sağlayabilirsiniz.

Yoga Nidra pratikleri, rahat bir pozisyonda uzanarak başlar. Ya imgelem yoluyla ya da nefesinizle bedeninizin farkındalığında kalarak odağınızı tek noktada toplarsınız. Zihni durağan bir halde uykuya daldırmak istenir. Zihniniz uyku frekansına yaklaştığı zaman ise; sağ tarafınıza yatıp, uykuya dalarsınız.

Rüya Yogası ‘nın asıl pratiği saf bilinçte gördüğünüz rüyaları ve onların ne söylemek istediğini fiziksel dünyada da hatırlamaktır. Bu yüzden Rüya Yogası pratikçisi yanında bir defter bulundurur. Ve rüyalarını uyku ve uyanıklık arasında, rüyayı hatırlayabildiği ölçüde yanında duran deftere not eder. Rüya tam olarak hatırlanamasa bile, uykudan kalan bir his, bir görüntü, bir sesi not alabilir. Pratikler sıklaştıkça yogi rüyalarını daha net hatırlamaya ve yorumlamaya açık hale gelecektir.

Rüya yogasında da diğer yoga pratiklerinde olduğu gibi yine düzenli tekrar (sadhana) oldukça önemlidir. Böylelikle uygulamacı bu farkındalığın sürekliliğini koruyabilecek, batı dünyasında söylendiği gibi “gömülü yaşam”ından arınabilecek ve bunu kontrol edebilecek, nihai olan “bir” in fısıldadıklarını duyabilecektir.

“Bedenin gecesi Ruhun gündüzüdür!” –Tantracı Deyiş

Lucid Rüya – “Rüya kontrolüyle özgürleşmek!”

Zihin, beden, nefes çalışmalarından sonra travmalardan özgürleşip, rüyaların ayrımını yapabilen pratikçi için bir sonraki adımda “lucid rüya” gelmektedir. Rüyaların kontrolü!

Lucid rüya şöyle özetlenebilir; Uyanıkken ki bilincin, tüm açıklığını ve öz kontrolünü rüyaya taşımak. Böylelikle uyku esnasındaki boyutta yaşanan rüyalarda bile kontrolü sağlayarak saf potansiyelinizi gerçekleştirebilir ve rüyaları kendi iyiliğiniz için kullanabilirsiniz. Örneğin; fobilerinizle rüyalarınızda kontrolü ele alarak barışabilir, sevdiğinizle sarılabilirsiniz… Budistler için durum daha da fazlasıdır.

Rüya Yogası ile Brahma’ya Kavuşmak

Tibetli Budist Tantracılar bu rüya pratiklerini uygularken –aslına bakılırsa tüm yoga pratikleri bunun içindir!- tek bir şeyi niyet ediyorlardır. BRAHMA’ya kavuşmak! Tanrı’yla “bir” olanda bütünleşmek yogilerin yaşam gayesini oluşturmaktadır. Ve onlar için pratikler Brahma’ya tam anlamıyla ulaşıncaya kadar –ölene kadar- devam edecektir.

“Uyku bir ölümdür, oysa bizler yaşamla ölüm arasında bir orta noktada yaşarız ve ölüm gibi, uykuya da dualarım ve dünyaya yolladığım yarım bir hoşça kal olmaksızın ve Tanrı ile bir karşılıkla diyalogla veda etmeksizin güvenemem, ancak ondan sonra Tanrıdan ayrıldığıma ve kıyamete dek uyuyacağıma memnun güven içinde gözlerimi kapatırım.”

Kaynakça:

Omar Garrison – Tantra