Derrida Felsefesi
Batı Felsefesi,  Felsefe

Derrida Felsefesi | Differance & Dekonstrüksiyon

Derrida Felsefesi

Derrida’nın felsefesi öncelikli olarak eleştiri felsefesidir. Ona göre hiçbir şey saf değildir ve mutlaka izler taşır. Derrida, Batı metafiziğinin (örn: Platon) kurmuş olduğu duyulur-düşünülür, görünüş-öz, beden-ruh gibi karşıtlıkları kırmaya çalışmamız gerektiğini söylemiştir. Onun düşüncesinde içeride olmakla dışarıda olmak ayrılıkları devam ettirmek anlamına geldiğinden o içerisinin dışarısı, dışarının da içerisi olduğunu dile getirmiştir. Derrida, tüm kavramların bir özdeşlik ve yapı olarak kendi karşıtına kapalı bir biçimde ortaya çıkamayacağını göstermiştir.

Differance | Derrida Felsefesi

Derrida’ya göre “yapı” kavramı hep bir kökene veya bir merkez düşüncesine gönderme yapar. Merkez, temel ilke hep değişik isimler almıştır. (Tanrı, Bilinç, Töz gibi). Bunlar daima bir mevcudiyeti belirtir. Oysa mevcudiyet kavramı türetilmiş bir kavram olduğundan, onu artık varlığın mutlak merkezi olarak değil, “differance” içindeki bir belirlenim ve etki olarak görmek gerekir.

Derrida’nın “differance” kavramı, anlamın sabit olmadığı ve sürekli bir erteleme ve farklılaşma süreci içinde oluştuğunu vurgular. Derrida, “différance” kelimesini Fransızca “différence” ve “différer” (erteleme) kelimelerinin birleşiminden türeterek oluşturur. Bu kavram, dildeki işaretlerin anlamlarını, diğer işaretlerle olan ilişkileri aracılığıyla kazandığını ve bu anlamların hiçbir zaman tam olarak belirlenemeyeceğini öne sürer. Anlam her zaman başka işaretlere referans vererek ertelenir ve farklılaşır; bu nedenle, bir işaretin kesin ve nihai bir anlamı yoktur. Derrida, bu görüşüyle, Batı metafiziğinde varlığın ve anlamın sabit ve değişmez olduğu düşüncesine meydan okur.

Derrida, gösteren ile gösterilen arasında mutlak bir ayrım yapılamayacağını, bu nedenle de göstergenin tek başına bir anlam ifade etmediğini ancak göstergeler ağı içindeki konumu ile bir anlamı olabileceğini belirtir. Bu çoklu göstergelerde sürekli başka göstergelere gönderme yapacağından anlamın yakalanması hiçbir zaman gerçekleşmez.

“Hakikatsizlik, hakikattir.”

Bu nedenle Derrida’da anlam, sabit ve hareketsiz olmadığı gibi hazır bulunan bir şey de değildir. Anlam, sürekli olarak bir gösterenler zinciri boyunca devinir ve asla ondan emin olamayız. Çünkü anlam, asla tek bir göstergeye bel bağlamaz.

Derrida, mantıksal merkezciliğe karşı çıkmış, metinlerin aslında çok yönlü ve farklı şekillerde okunabileceğini göstermiştir.

Derrida’ya göre görünüş dünyası içinde yaşadığımız dünyadır. Merkezin dışında kalan görünüş dünyası en az ideal dünya kadar önemlidir. Bedenimizle kendimizi var etmemiz en az aklımızla kendimizi var etmemiz kadar önemlidir. Derrida, Levinas’ın düşüncelerinden etkilenerek logos merkezciliğe karşı çıkar, onun yerine yazı merkezciliğini benimser.

Farkın farkı anlamını yitirdiği için biz artık farkın farkını görememekteyiz. Oysa ki fark, bize tanımı verir ve düşünme için bu tanım çok önemlidir. Derrida, bu kavramı anlamını araştırırken kaynak kavramına gider. Kaynak hiçbir zaman saf değildir. İlave olmayan kaynak yoktur. Sorun kaynak sorunu değil, köken sorunudur.

Derrida’nın Yapısökümü (Dekonstrüksiyon)

Derrida’nın “dekonstrüksiyon” kavramı, metinlerin ve kavramların altında yatan varsayımları, çelişkileri ve belirsizlikleri ortaya çıkarmaya yönelik bir eleştirel okuma yöntemidir. Dekonstrüksiyon, metinlerin sabit ve kesin anlamlara sahip olmadığını, aksine anlamın sürekli olarak ertelendiğini ve farklılaştığını savunur. Bu süreç, geleneksel ikiliklerin (örneğin, doğa/kültür, erkek/kadın, akıl/duygu) altını oyar ve bu ikiliklerin karşılıklı bağımlılığını ve içsel tutarsızlıklarını gösterir.

Dekonstrüksiyon, bir metni ya da kavramı çözümleyerek, onun içindeki varsayımları ve hiyerarşileri açığa çıkarır ve bu süreçte metnin görünürdeki anlamını sarsar. Derrida, metinlerin içsel tutarsızlıklarını ve anlamın nasıl sürekli olarak kaydığını göstererek, okuyucuları metinleri daha eleştirel ve sorgulayıcı bir şekilde okumaya teşvik eder. Dekonstrüksiyon, anlamın tekil ve sabit olmadığı, aksine çoğul ve değişken olduğu fikrini vurgular.

Derrida, dekonstrüksiyon (yapısökümü) kavramını aslında bir yıkımdan çok, bir ayrıştırma ve çözme eylemini gerçekleştirdiğini dolayısıyla da bir olumlama olarak belirtmektedir. Yapısöküm; ikili bir eylemdir. Önce bir ters-yüz etme, sonra da yer değiştirmenin gerçekleştirilmesidir.

Çerçeveleme

Biz dünyayı çerçeveleyip kurgularken neyin içeride olacağına ve neyin dışarıda kalacağına kendimiz karar veririz. Bunu yapan özne yani biz de kurumlar ve dış dünya tarafından çerçevelenmişizdir. Kimlik, bir norm üzerine inşa edilmiştir. Yani bizim çerçevelenmemiz ve bizim dışımızdaki çerçeveleme ile inşa edilmiştir. Kriz, geleneğin tekrarına yol açar.

Neyin insan, neyin insan olmadığına ilişkin karar verme hakkını yalnız kendine tanıyan insan ötekinin varlığına saygı duymaz…

Derrida, konukseverlik kavramını hukuk ve siyaset alanında kullanmaktadır. Hukuk ve siyaset alanındaki koşulsuz konukseverliğe karşı çıkmaktadır. Biz başka kişilerin olduğu bu dünyaya konuk olarak gelmekteyiz. Başkası bize apriori olmaktadır. Bizim bu dünyadaki konukluğumuz bittiğinde başkalarının bu dünyadaki konukluğu devam edecektir. Bu düşünce bize bu dünyada başkaları ile birlikte var olduğumuzun ve onlardan farklı olmadığımızı bize gösterir.

Ona göre her şey metindir. Hayatı, bir resmi, bir kişiyi; bir metin olarak okuyabiliriz. Biz hayattaki farkları yazıda ve metinde görebiliriz.

Derrida, bütün batılı kavramları yapısökümüne uğratmıştır. Ancak tek bir kavramı dışarıda bırakmıştır. O da adalettir. Logosla söz üzerinden bir hesaplaşma olamaz. Logosun olmadığı bir felsefi düşünce olamaz.

“İster göklere çıkalım, ister derinliklere inelim, asla kendimizin ötesine geçmeyiz ve algıladığımız şey yalnızca kendi düşüncelerimizdir.” (Önemsizin Arkeolojisi, Jacques Derrida)

Kaynakça:

  • XX. Yüzyıl Filozofları: Felsefe Tarihi III | A. Kadir Çüçen
  • Derrida ve Yapısöküm: Anlam, Söylem, Haber
  • Yazı ve Fark, Jacques Derrida | METİS YAYINLARI
  • Önemsizin Arkeolojisi, Jacques Derrida
  • Murat Hasköy Ders Notları