Sokrates Kimdir? Sokratik Yöntem- “Ya Sürgün Ya Ölüm!”
Sokrates Kimdir? Sokratik Yöntem ve Ölümü…
Sokrates Öncesi ve Sonrası
Antikçağ felsefesi, araştırmacılar tarafından ikiye ayrılmaktadır.
- Doğa filozofları
- Sokrates ve Presokratikler (septikler)
Sokrates öncesi dönemde düşünürler doğayı konu almaktaydı. İlk ilke arayışı, yani varlık sorunu ön plandaydı. Sokrates kimdir -ve düşünürlük bakış açısı nedir ayrımı yapacak olursak doğa filozoflarının aksine bir şeyi bilmek için insanın önce kendini bilmesi gerektiğini savunuyordu. Ahlak üstüne düşünen ve insanın bilgi edinirken öncelikle kendinden başlaması gerektiğini söylüyordu. Sokrates kendisini bir öğretmen olarak ilan etmemiş olsa da “sokratik yöntem” denilen kendine has alaycı –bazılarına göre kibirli ve narsist- bir anlayışla insanların doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak istiyordu.
“Kendini Bil!”
Sokrates kimdir? Hayatı
İÖ. 470-399 yılları arasında yaşadığı bilinmektedir. Babası taş oymacısı, annesi ise ebedir. Doğru bilgiye gitme metodu olarak da annesinin mesleğinden esinlenmiştir. Siyasi muharebelerde ve mahkemelerde yargıçlık yapmıştır. Savunma ve retorik yeteneğini sonrasında kendi ölümünü savunmak ve ifade etmek içinde kullanacaktır. (Sokrates’in Savunması)
Evlidir, karısı Ksantippos Sokrates’e üç çocuk vermiştir. Filozofun evlilikten çok da memnun olmadığı şu sözlerinden anlaşılmaktadır.
“Evlenin, eğer iyi bir kadına rastlarsanız mutlu, kötü bir kadına rastlarsanız filozof olursunuz.”
Sokrates’te azizler ve keşifler gibi hazlardan uzak durulması gerektiği düşüncesi yoktur. Onun en büyük kişinin eylemlerinde bulunması gereken erdemler ılımlılık, nefsine hakim olabilme ve ölçülülüktür.
Sokrates’in Atina’da çarşı pazar gezerek sözlü olarak felsefe yapmayı sevdiğini biliyoruz. Arkasında bir eser bırakmamıştır. Onunla ilgili bilgilere Ksenophon, Aristophanes kaynaklarından ancak en önemlisi “yasalar” adlı eseri hariç bütün diyaloglarında Sokrates’i konuşturan Platon’un eserlerinden ulaşıyoruz.
Sokrates kimdir? Sokrates’in Görüşleri
Özellikle Platon diyaloglarında Sokrates’i konuşmalarından net olarak “Sokrates şu görüşü savunuyor.” Diyebileceğimiz bir nokta bulmak zordur. Sokrates’in orijinal olarak bize bıraktığı bilinen tek sözü;
“Tek bildiğim bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir” sözüdür.
Hal böyleyken tam olarak bir şeyler öğrettiğini reddetmiştir. Onun olması gereken olarak öğütlediği şey insanların en yüksek bilgiyi hedeflemesi gerektiğidir. En yüksek bilgi amaçlanmalıdır. Ve diyaloglarda konuştuğu insanların söylediklerini boylu boyunca ele alır. Ve en yüksek bilgiye ulaşmak için insanların en yüksek bilgiye ulaşmasını hedefleyecek sorular sorar ve cevaplardan tatmin olmazsa yine soru yoluyla karşındaki insanı çürütür. Tek tek sorulardan ve cevaplardan sonuca ulaşmaya çalışan yani tümevarımsal bir açıdan bilgi edinimini ele alan ilk filozof da yine Sokrates’tir.
Sokratik Yöntem “Doğurtma Tekniği ve Theaitetos Diyaloğu”
Sokrates, bilgilerin akılsal kaynaktan geldiğini söylemektedir. Bilgi “anımsama”dır. Ve zaten akılda olan bilgiyi ortaya çıkartmak için annesinin ebe mesleğine benzettiği doğurtma tekniğini kullanmaktadır.
Platon’un Theaitetos diyaloğunda Sokrates kendisini ebelere benzetmektedir. Ebeler genelde doğurmayan ya da doğurma yetisi bahşedilmeyen kadınlardan çıkar. Tanrı onlara doğurma değil “doğurtma” yetisini vermiştir. Sokrates de kendisinin bir bilge olmadığını kendisinin bilgi doğuramadığını ancak doğurtmaya karşı bir yetkinliğinin olduğunu söyler. Bütün diyalog boyunca Theaitetos’un söylediklerini çürütür, sonra kendine göre bir bilgi tanımı yapar, sonra bunu da yine kendi çürütmesiyle yanlışlar. Diyalog da bilginin net olarak bir tanımını yapamadan sona erer…
“Ben kısırım sadece ebelik sanatımı seninle icra ediyorum!”
Mutluluğun Bilgisi ve Erdemler
Sokrates’e göre bilgeliğe giden yolun başında insanın kendinden “insan”dan başlaması gerektiğidir. Sonrasında iyi yaşamanın, ölümün, mutluluğun ve ölüm sonrasında olacak şeylerin üstünde durduğu bilinir.
Sokrates’e göre olan şey her zaman iyi olan şeydir. Ve olması gereken şekilde olmuştur. Hocasının bu bakış açısı Platon’a da yansıyacak ve “en iyi idealar kuramı”nın düşüncesinin temelini atmış bulunacaktır.
Sokrates’in tavrı sofistler gibi “hümanist” bir tavırdır. Erdemler varoluşlarıyla tanrılardan gelse de insanda bulunma sebebi “insan”dır. İnsan erdemin seçtiğinde o erdemi edinir. Sokrates hazlardan tamamen uzak olunması gerektiğini söylemez. Erdemlere oldukça önem verir ve hazlar tercih edilirken ölçülülükle tercih edilmesi gerektiğini söyler.
Sokrates için erdem asıl olan mükemmellik ve üstünlüktür. Bu mükemmelliğe ve üstünlüğe ulaşmak ise bilgiyle mümkündür. Mükemmellik, üstün iyiye sahip olan mutluluğun bilgisiyle mümkündür. Doğru eylemlere yönelmek için ise “mutluluk bilgisi”ne aşina olmak gerektiğini savunur.
Onun esas tezi, bir insan eğer iyiyi ve doğruyu biliyorsa o iyiyi yapacak olmasıdır. Sokrates’e göre kötü insan yoktur, bilgisiz insan vardır. Ve insanın iyi olabilmesi için onun eğitilmesi gerekmektedir. (“entelektüalist ahlak”) Eğer bir insan, bir şeyin iyi olduğunu söylüyor ancak onu uygulamıyor ve icra etmiyorsa o zaman onun tam olarak iyi olduğunu benimsememiş demektir. Sokrates’in bu savı onun doğru bildiği şey üzerine ölüme sürükleyecek olandır.
Sokrates’in Ölümü – “Ya Sürgün, Ya Zehir!”
Sokrates, Atina devleti tarafından dinsizlikle ve gençleri kışkırtıp ayartmakla suçlanır. Atina camiası için yeni bir şey değildir bu. Daha önce de kabul gören şeylerin sorgulanması gerektiğini söyleyen ve kabul gören bir şeyin aksini iddia eden Pythagoras ve Anaksagoras’ta devlet tarafından aynı suçlamaya maruz bırakılmıştır.
Sokrates devlet tarafından suçlanır, savunmasını yapar ancak her zaman söylediği şeyler dışında bir şey söylemez. Devlet ise eğer sözlerini geri alırsa sürgüne gönderileceğini aksi takdirde onu ölüme mahkum edeceklerini söyler. Arkadaşları ve karısı ne kadar ısrar ettiyse de Sokrates’i sözlerinden geri çeviremez. Ve Sokrates söylediklerinin, düşündüklerinin doğruluğuna inandığı için sürgünü değil de baldıran zehriyle ölümü tercih eder.
Aslına bakılırsa Sokrates, dindar biridir ve ayinlere de katılır ancak körü körüne inanan geleneksel anlamda bir inanca sahip değildir. Sokrates duruşmasında içinde “daimon” adını verdiği bir ses olduğunu söyler. Her eylem icra edeceği zaman onun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu” daimon”u ona söylemektedir. Ancak bu sesin tam anlamıyla dinsel bir kavram olmaması, ahlaksal belki de vicdansal anlamda ifade edilişi devleti tatmin etmeyecektir…