Mitoloji

Eros ve Psykhe Hikayesi – Afrodit’in Öfkesi – “Aşk ve Ruh”

Eros ve Psykhe Hikayesi

Çok eski zamanlarda bir kral ve onun üç kızı yaşamaktaydı. Kızlarının hepsi çok güzeldi ancak en küçük kızı olan Psykhe’nin yeryüzünde eşi benzeri yoktu. Öyle ki tanrıçalar ve özellikle Afrodit bile onun yanında sönük kalırdı. Psykhe’nin güzelliği ölümlülerin dillerinden düşmediği gibi ölümsüzler arasında da yayılmış ve herkes onu görmeye gitmek için can atmaktaydı. Bu durum en çok Afrodit’i kızdırıyordu. Tanrıçanın tapınakları boşalmış, kenti ıssızlaşmıştı. Halk, yüzlerini Afrodit’ten, Psykhe’ye çevirmişlerdi. Afrodit kızgındı ve Psykhe’den intikamını mutlaka almalıydı.

Eros ve Psykhe Hikayesi – Afrodit’in Öfkesi

Afrodit, Psykhe’yi cezalandırmak için oğlu Eros’u yanına çağırdı. “Gücünü kullan!” dedi; “ünlü oklarından birini Pyskhe’nin kalbine sapla ve dünyanın en çirkin, en iğrenç yaratığına tutulsun!”

Bunları söylerken bir şeyi unutmuştu Aşk Tanrıçası. Ölümlüleri ve ölümsüzleri bu denli güzelliğiyle kendine hayran bırakan Psykhe’ye herkes aşık olurdu da oğlu aşık olmaz mıydı? Olmuştu. Eros güzel kızın yüzüne bakar bakmaz ona aşık olmuş, kendi oklarından birinin kalbine saplandığını derinden hissetmişti. Ancak bir şey diyemedi annesine, aşkını anlatamadı. Afrodit dileğinin yerine getirildiğini sanıyordu, içi rahattı.

Apollon’un Bildirisi – Kanatlı Yılan

Bir süre geçti; Psykhe kimseye tutulmuyordu. Değil iğrenç bir yaratığa, çirkince bir insanoğluna bile kalbini kaptırmıyordu. Ablalarının ikisi de evlenmişti, Psykhe’yi kimseler istemedi; herkes onun güzelliğinin eşsiz olduğunu söylüyor ancak evlenmeye gelince başkasına gidiyorlardı. Psykhe’nin annesi ve babası sonunda Apollon’un tapınağına gidip, bakıcıdan durumun neden böyle olduğuyla ilgili bilgi almak istediler. Ancak Apollon korkunç şeyler söylemişti, Eros daha öncesinde gelip, aşkını Apollon’a anlatmıştı. “Psykhe’ye siyah elbiseler giydirilmesini ve kayalıklı bir tepeye tek başına bırakılmasını, kanatlı, çirkin bir yılanın gelerek onu kendisine eş olarak alacağını” bildirdi.

Bütün saray yaslara bürünmüştü ama tanrılar sözünden caymadı. Siyah elbiseler giydirdiler Psykhe’ye ve onu tepeye götürdüler. Güzel kız yine de cesaretini yitirmemişti. “Keşke daha önce bu kadar güzel olmama ağlasaydınız. Biliyordum, ölümsüzler güzelliğimi nasıl olsa çekemeyeceklerdi. Hadi gidin artık; sonumun geldiğine seviniyorum.” Annesi ve babası yanından ayrılıp, saraya dönerek günlerini ağlayarak geçirdiler.

Güzel Psykhe karanlık tepede otururken tatlı bir rüzgar başladı. Zephyros’tu bu. Ağlayan Psykhe’yi havaya kaldırdı. İnce soluğuyla uzaklara çiçeklerin, çimenlerin kapladığı bir çayıra taşıdı. Çayır o kadar sessiz, rahat ve dingin bir yerdi ki Psykhe’yi uyku bastırdı.

Uyandığı anda bir sarayın yanında buldu kendini. Altın sütunlarla ve gümüş duvarlarla çevrilmiş bir saraydı. Psykhe tam eşikten girerken bir ses duyuldu; “Korkma gir, bu senin sarayın.” İçeri girdi. Yıkandı, temizlendi, çeşitli yemeklerle donanmış bir sofraya oturdu. Yine bir ses işitti. “Biz senin uşaklarınız, ne istersen yapacağız.”

Psykhe’nin Kız Kardeşleri

Günler böyle geçiyordu. Gündüzleri yalnız başına olan Psykhe, gece kocasına kavuşuyordu. Kocasının bir canavar olduğundan emindi. Hep gece geldiği için onu göremiyordu ancak yine de mutluydu. Gecelerden birinde kocası; “Kardeşlerin senin bırakıldığın tepeye tırmanmaya çalışıyorlar. Onları görmemelisin, konuşmamalısın. Yoksa buradan ayrılmak zorunda kalırız.” dedi. Psykhe de söz vermişti kocasına, onları görmeyeceğine dair. Ancak ertesi günü ağlayarak geçirmişti. Akşam eve gelen kocası Psykhe’nin bu üzgün halini görünce, kardeşleriyle görüşmesini kabul etti. Ancak bir şartı vardı. “Ne olursa olsun, kardeşlerinin dediğini yapmayacaksın.”

Sonraki gün Zephyros, kardeşlerini saraya getirdi. Üçkardeş birlikte hasret giderdiler. Psykhe, kız kardeşlerine büyük bir şölen verdi. Çeşitli yiyecekler, keyifli ezgiler sundu onlara. Kardeşlerinin içini bir kıskançlık kaplamıştı, güzellikler ve bolluk karşısında. Kocasının kim olduğunu sordular. Psykhe “yakışıklı bir adam olduğunu ve avda olduğunu” söyledi. Kardeşlerini uğurlarken ellerine değerli taşlar ve altınlarla doldurarak onları yolcu etti.

Akşam kocası tekrar eve geldiğinde Psykhe kocasına kardeşlerini tekrar görmek istediğini söyledi. Kocası aynı şartı sunarak kabul etti. Böylece zaman zaman buluştular.

Eros ve Psykhe Hikayesi  – Aşk Güvensiz Yaşayamaz!

Kötü niyetli ablaları bir gün Psykhe’ye kocasının kanatlı bir yılan olduğunu, elbet bir gün onu yiyeceğini söylediler. Kuşku düştü Psykhe’nin içine. “Kocası çirkin birine benzemiyordu, benzemiyordu benzemesine ancak değilse neden kendini göstermiyordu?” Psykhe karar verdi, kocasını görecekti.

Ablaları akıl verdiler. “Geceleyin yatağının yanına bir lambayla bıçak saklarsın” dediler. “Önce lambayı yakarsın sonra bıçağı kalbine saplarsın. Biz buralarda olacağız birlikte kaçarız.”

Psykhe kocasını öldürmek istemiyordu ancak onu mutlaka görecekti. Gece kocası uyuduğunda usulca yanından kalktı ve lambayı yakarak yatağın üstüne tuttu. Kocası kanatlı bir yılan değil, yeryüzünün en yakışıklı adamıydı. Şaşkınlıktan eli titredi, Psykhe’nin. Lambanın bir damla yağı adamın omzunun üstüne düştü. Ve adam yataktan fırlayıp, kaçtı. Şöyle bir ses işitti Psykhe;

“Güvenin olmadığı yerde aşk yaşayamaz!”

Psykhe “Aşk Tanrısı!” diye düşündü.” Kocam Aşk Tanrısı Eros’un  kendisiymiş. Ne yaptım ben? Onu bulmak zorundayım, her yeri arar onu bulurum. Af dilerim belki o da bağışlar beni.”

Psykhe Aşk’ını Arıyor

Böylece Psykhe dünyayı dolaşmaya başladı. Herkese Eros’u soruyor, tanrılara yakarıyordu. Ancak tanrılar Afrodit’in öfkesini üstlerine çekmeyi istemiyordu. En son çare Afrodit’i bulmaya karar verdi.  Tanrıçada nitekim onu arıyordu, öfkesinden.

Psykhe Afrodit’in yanına çıktı. Aşk Tanrıçası alayla güldü. “Ne o? Yeni kocamı arıyorsun kendine? Eski kocan yanık yarasından neredeyse ölecekti. Şimdi ağır hasta yatıyor.”

“Sizin yanınızda çalışmak, sevginizi kazanmak istiyorum.” dedi Psykhe. Böylece belki bir gün aşkına kavuşabilirdi.

“Sana vereceğim işleri yapacaksın öyleyse.” Dedi Afrodit. Önüne bir yığın tahıl koydu ve onları akşama kadar ayırmasını, köşeye yığmasını istedi.

Psykhe umutsuzluk içinde kaldı, bunca tahıl akşama kadar nasıl ayıklanabilirdi? Ağlamaya başladı. Birden ayaklarının dibinde bir ses işitti. Bir karıncanın sesiydi bu. ‘Üzülmemesini, arkadaşlarını çağırıp ona yardım edeceklerini ‘ söyledi. Kısa süre sonra binlerce karınca geldi ve iş akşama kalmadan bitmişti. Afrodit bu duruma çok şaşırdı. Bir parça ekmek verip, yerde yatmasını söyledi. “Böylece belki güzelliği de kaybolur.” diye düşünüyordu.

Sonraki günlerde de Afrodit Psykhe’ye yapılması mümkün olmayan işler vermişti ancak her seferinde Psykhe’nin yardımına yetişenler oluyor ve günü kurtarıyorlardı. Ancak işlerin sonu gelmiyordu. En sonunda yeraltına Persephone’nin yanına inip, bir kutu güzellik getirmesini söylemişti, Afrodit. Psykhe Persephone’ye gitti ve Afrodit’in gönderdiğini söyledi. Psykhe güzellik kutusunu almış giderken içini bir tutku sardı ve kutudan biraz güzellik almak için kapağını açtı. Ancak içi boştu. Ansızın uykusu gelmiş ve uyuya kalmıştı.

Eros ve Psykhe Hikayesi – “Mutlu Son”

Bu arada Eros, annesinin kendini kapattığı odanın penceresinden kaçmış, karısını aramaya başlamıştı. Onu uyurken bulunca öyle sevindi ki… Hemen uykuyu yine kutuya koydu. Karısına kucaklayarak Zeus’un yanına çıktı. Psykhe’yle evlenmek istediğini söyledi.

“Bana ne oyunlar oynadın, Eros. Senin yüzünden az mı gülünç oldum. Ama seni Psykhe’yle evlendireceğim. Değil Afrodit, bütün ölümsüzler birleşseler engel olamayacaklar buna.” dedi Zeus.

Sonra tanrıları toplayarak Eros ile Psykhe’nin evleneceklerinin haberini verdi. Evlenmelerinden sonra Psykhe’ye ambrosia yedirerek onu ölümsüz kıldı. Gelini ölümsüz olunca, yatıştı Afrodit’in öfkesi. Ki böylece Psykhe yeryüzünden çekilecek insanlar tarafından da aranmayacaktı.

“Ve böylece Eros ve Psykhe Hikayesi mutlulukla bitmişti. Aşk ve Ruh(Psykhe) birbirine kavuşmuştu, bir oluşları asla bozulmayacaktı.”

“Bu öykü, İ.S. ikinci yüzyılda yaşamış olan Latin yazarı Apuleius tarafından anlatılmıştır. Ve Latin yazarın eserinde Afrodit’in adı Venüs, Eros’un ise Cupido olarak geçmektedir.”* – Mitologya