Çin Felsefesi,  Doğu Felsefesi,  Felsefe

Mencius Felsefesi – İnsan Doğasının İyiliği

Konfüçyüs, Çin’in Sokrates’i ise, Mencius Çin’in Platon’uydu; Konfüçyüs’u herkesce bilinir kılan adam. Bir defasında ikinci Konfüçyüs olmak istediğini belirtti ve aynen öyle oldu. Ölümünden beri “ikinci bilge” olarak anılıyor. Mencius, Konfüçyüs’ten bir yüzyıl sonra doğdu. Konfüçyüs’ün torununun öğrencisi olan Tzu Ssu ile çalıştıktan sonra erdem vaaz ederek bir hükümdardan ötekine gitti. Ancak hükümdarlar Konfüçyüs’ün öğretisiyle daha fazla ilgiliydi. Böylece Mencius, tıpkı Konfüçyüs gibi öğretmek ve yazmak için duruldu. Konfüçyüs, ahlaka uygun davrananların daha da iyi olabilmek için uğraşması gerektiğine inanırken, Mencius daha iyimserdi. O herkesin bir bilge-kral olabileceğinden emindi.

Mencius Felsefesi – İnsan Doğasının İyiliği

Bununla birlikte, Mencius Felsefesi ‘ne göre, herkes en başından iyidir. Cennet (T’ien) doğumunda herkese dört değer bahşeder:

 Jen, insanlara sevgi; I, dürüstlük; Li, nezaket; Chih, bilgelik. Bu dört değer insan doğasında doğuştan gelir. Eğer bunlar geliştirilirse kişi, bilge-kral olabilir.

Örneğin, derin bir kuyuya düşmek üzere olan bir çocuk görürsek kalbimiz o çocuk için çarpar. Hemen onu kurtarmaya çalışırız. Bizim için iyilik yapmak, suyun aşağıya doğru akması ne kadar doğalsa, o kadar doğaldır.

Mencius için doğruluk veya dürüstlük, Jen (insan sevgisi) kadar önemliydi. İnsan doğruluğun yoluna her durumda ve her insanla gidebilmeliydi. “I” yani doğruluk her gün doğru olanı yapma anlamındadır, birinin kendi hayatını feda etmesi gerekse bile…

Siyaset Felsefesi

Ortalama bir vatandaş için uygun davranmak önemliyse, hükümdar için mecburiydi. Hükümdarlığı yönetirken, hükümdar doğuştan gelen insani değerlere başvurmalıydı. Bu herkesin kalbini kazanacaktı. Eğer bu şekilde yönetirse, cennetin idaresi altında yönetirdi. Cennetin iradesi, sanki imparatorun cennetten gelmiş ehliyeti gibiydi. Bir aldatmaca vardı; eğer hükümdar doğru davranmazsa ehliyet elinden alınırdı.

Hükümdar sonuçta, kendisi için değil yönettikleri için yaşardı. Eğer onlara barış ve bolluk sağlarsa, onları doğuştan değerlerini geliştirmek yönünde eğitirse ve doğanın çiftçinin yanında kalması için doğanın güçlerine yönelik ayinlerini yerine getirirse, cennetin iradesiyle birlikte yönetirdi.

Ama eğer insanlara eziyet eder ve onları zorla yönetmeye kalkışırsa veya kuraklık, sel veya veba dönemlerinde yönetecek kadar şanssızsa, cennetin iradesini izlemiyor demekti.  İmparatorluğunun ehliyetini kaybederdi. O zaman insanların isyan çıkarmaya hakkı olurdu. Böylece hükümdar, yönetici olmayı bırakıp, önemsiz bir adam olurdu ve çoğunlukla ölüme mahkum edilirdi.

Çin imparatorları Mencius’u överlerdi ancak nadiren öğretilerini kabul ederlerdi.

Mencius Felsefesi ‘nde ayrıca bir “toprak tanzimi” teorisi geliştirdi, ancak bu hiçbir zaman yürürlüğe konulamadı. Plan bir miktar toprağın Çin karakteri ching’e benzeyecek şekilde bölünmesini gerektiriyordu. İçteki kare herkese açık alan olacaktı, diğer sekiz kare ise sekiz aileye. Ortadaki alanda toprağı işlemeye herkes yardım edecekti ve oradaki hasattan kazanılan kar hükümdara gidecekti.

Kaynakça:

  • Doğu Felsefesi – Jim Powell
  • Çin Felsefesi Tarihi – Fung Yu-Lan