Darşanalar
Doğu Felsefesi,  Felsefe,  Hint Felsefesi

Hint Ekolleri ve Pramanalar – Darşanalar Çağı

Vedalar Çağı’nda Hint Felsefesi, büyük oranda sonuçlardan oluşuyor olarak tasvir edilebilir. Hint’in Sistemler Çağı’nda ise, Hint düşünceleri, kendi kendinin bilincinde olmaya başlar ve mantık, onun açık bir bölümü olarak ortaya çıkar. Bu denli bir değişimin sebeplerini tam olarak saptamak kolay olmasa da, Budizm ve Cayinizm gibi heterodoks doktrinlerin gelişimleri ve birleşmeleri, özellikle de Cayinistlerin düşüncelerinin bir kısmının sonuçlarını yalnızca akla dayandırmalarının bu değişime katkıda olduğu açıktır.

Düşüncede gittikçe artan zıtlık, çatışma halindeki her grubu, uygun bir şekilde konumunu garantiye almaya ve bu dönemdeki Hint Felsefesi ’nin genel eleştirel karakterine atfedilen, bu yöndeki farklı darşanaların – hint ekolleri – ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.

Pramanalar – Geçerli Bilgi Metodları

Bakış açısındaki bu değişim, istisnasız bütün Hint Ekolleri tarafından pramanalar olarak bilinen şeye, sistematik olarak dikkat çekilmesini açıklar. Pramana kelimesi, geçerli bilgiye ya da pramanaya ulaşmanın temel vasıtalarına işaret eder. Bilinen nesne prameya ya da bilen de pramata olarak isimlendirilir.

 Pramanalar genel olarak üç tanedir: Pratyakşa ya da algı, anumana ya da çıkarım ve şabda ya da şifahi tanıklık. Bunlardan ilk ikisi, tüm Hint ekolleri tarafından kabul görmektedir ancak aynı şey şabda için geçerli değildir. Şabda, gelenek anlamına gelmektedir. Onun, algı ve çıkarımla birlikte pramanalar altına dahil edilmesi, Hint görüşüne has bir tutumdur.  Şabda’nın pramanalar altına dahil edilmesinin sebebi, geleneğin tarih içerisindeki felsefeye olan katkılarının gözden gelinmemesidir. Kısacası şabda, sistematize edilmiş bir geleneği işaret etmektedir.

Heterodokslar ve Ortodokslar – Hint Ekolleri

Heterodokslar ve ortodokslar, geleneği felsefi bir bilginin kaynağı olarak kabul etse de, onlar tarafından bilginin düşünüldüğü tarzlar arasında önemli bir farklılık vardır.

 Heterodokslar için bu gelenek, hiçbir safhada, beşeri (paurşeya) tecrübenin ötesine geçmez. Bu ifadeye, yalnızca algı ya da akıl yürütme değil, hangi ismi, ister vukuf isterse sezgi ismini verirsek verelim daha yüce bir yeti vasıtasıyla bilinen de dahildir. Bu anlamda, geleneğin değeri, beşeri olarak araştırılması mümkün olmayanı değil, yalnızca saf akıl ve algı vasıtasıyla bilinmeyeni bize iletmesinde yatar.  Bir başka ifadeyle, gelenek sıradan insanın ulaşmasının ötesinde olan, ancak manevi vizyona sahip olan kimseler tarafından doğrudan algılanan hakikatleri dile getirir.

 Öte yandan ortodokslar için gelenek, tam olarak tanrısal ya da Tanrı’dan gelmese de, göreceğimiz gibi, şu ya da bu anlamda tabiatüstü (apauruşeya) olan vahiy anlamına gelir.

Hint Ekolleri – Darşanalar

Birkaç pramana vasıtasıyla ulaşılan sonuçların genel adı, “darşana”dır ve literal olarak “görüş” manasına gelir. Hintlilerin felsefede peşinde oldukları, mutlak hakikatin aracı vasıtasıyla elde edilmiş bir bilgisi değil, onun doğrudan vizyonu olduğuna işaret ediyor olarak kabul edilebilir. Bu ayırt edici özellik, bir kimsenin saf entelektüel kanaatle yetinmemesi, bu tür kanaatleri doğrudan tecrübeye dönüştürmeyi hedeflemesini vurgulamasıdır.

Ancak zaman zaman yerine kullanılan onun muadili olan “drşti” gibi, darşananın da burada “felsefi kanaat” anlamına geldiği ve diğerlerinden ayrı bir düşünce okuluna işaret ettiği muhtemel gibi görünmektedir.

Astika ve Nastika Sistemleri

Bu tür birçok felsefi kanaat okulu vardır. Onlar altı tane olarak sayılırlar, yani Gautama’nın Nyaya’sı, Kanada’nın Vaişeşika’sı, Kapila’nın Samkhya’sı , Patanjali’nin Yoga’sı, Caimini’nin Purva-Mimamsa’sı ve Uttara-Mimamsa ya da Badarayana’nın Vedanta’sı. Bu altı sistem üç çift halinde toplanabilir: Nyaya-Vaişeşika, Samkhya-Yoga ve Mimamsa-Vedanta. Bu her bir çifti oluşturan üyeler, genel metafizik bakış açıları ya da tarihsel temelleri veya her ikisi konusunda uzlaşırlar. Burada yalnızca bu üç grubu değil, fakat onlara ilave olarak iki şeyi daha Hint Materyalizmi ve Vaibhaşika, Sautrantika, Yogacara, Madhyamika’yı ve Budizm, Cainizm’i ekleyebiliriz. Ortodoks (astika) okullarla zıtlıklıklarını göstermek adına altı heterodoks (nastika) sistem olarak tasvir edilirler.

Hint Ekolleri, bir kez sistematik hale getirildiklerinde Hindistan’da felsefi düşüncenin daha sonra sürekli olarak aktığı kanalları belirlediler. Bu okullar tek tek öğretmenlere atfedilseler de, mevcut şekilleriyle gerçekten, uzun bir düşünürler dizisinin düşüncelerinin sonucudur. Çünkü onlar zamanın ilerlemesiyle gelişmiş düşünce okullarıdır.

“Hakikatin peşinde olmak, ne ihtişam ne de kazanç içindir; yalnızca kendisi içindir”

Bu Hint ekolleri , her birindeki düşünceler çok iyi düzenlendiği ve mantıksal bir bütün oluşturduğu için “sistemler” olarak betimlenir. Onlar bir başka anlamda da sistemdirler; çünkü ayrıntılar hususunda  olmasa da özleri bakımından kapanmış (siddhanta) olarak kabul edilirler. Bu darşanalar, bir yandan din ve öte yandan bugünlerde bilim olarak kabul edilen şeyi içerdiğinden, felsefe teriminden bugün anladığımızdan çok daha fazla bir şeye karşılık gelirler. Darşanalar bu anlamda, Doğu’nun ilkel veyahut halen alternatif bakış açısıyla geçerli olan felsefenin, bilimin ve dinin içiçe geçmiş halde sistematize edilmiş düşünsel dizgeleridir.

Kaynakça:

  • Hint Felsefesi Tarihi – Mysore Hiriyanna
  • Hint Felsefesinin Temelleri – Korhan Kaya