Aristoteles Mantığı ve Hayatı – Platon ve Aristo Ayrılıkları
Aristoteles mantığı ve hayatı
Aristoteles’in Hayatı
Aristoteles, hocası Platon ile birlikte klasik ve sistematik felsefenin kurucularındandır. MÖ 384-322 arasında Kuzey Yunanistan Antik “Stagira” kentinde doğmuştur. 17-18 yaşları arasında Atina’da Platon’un Akademisi’ne katılmış ve hocası ile birlikte felsefe hayatı başlamıştır. Platon öldükten kısa bir zaman sonra Makedon II. Filip’in isteğiyle Büyük İskender’e eğitim vermek için Makedonya’ya gitmiş, sarayda eğitim vermeye başlamıştır. Atina’ya döndüğünde Platon’un ki gibi Lyceum’da okul kuran Aristo fazlasıyla takipçi edinmiş ve onlara eğitim vermiştir. Aristo’nun eserlerini dersleri için yazdığı düşünülmektedir. Aristoteles hakkında bilgilerimize ve felsefesine de o dönemde yazdığı ders kitaplarından ulaşabiliyoruz.
Aristoteles mantık, fizik, astronomi, etik, estetik, ruh, psikoloji, dil bilim, siyaset, etik ve metafizik ve retorik alanlarının üzerinde durmuş ve çoğu disiplinin kuruculuğunu üstlenmiştir. Ve bu disiplinler hakkında kitaplar yazmış, günümüzde dahi kendini konuşturacak kadar birçok kavrama, düşünsel şeylere öncülük etmiştir. Kimi zaman Platon ve Platoncu yaklaşımları eleştirecek kadar ileri gitmiş, hocasının felsefesinden bağımsız fikirler ortaya atmış ve kendi felsefesini oluşturmuştur. Klasik mantığın kurucusudur.
En önemli eserleri; Metafizik, Kategoriler, Fizik, Nikomakhos’a Etik, Politik, Ruh üzerine ve Poetika’dır. Thomas Aquinas, Hegel, Heidegger, Biruni, İbn-i Sina, Farabi, Kindi, İbn Rüşd gibi önemli isimler Aristo’dan etkilenmiştir.
Modern döneme gelene kadar Epikürcülük ve Stoacılık gibi düşünce stillerini etkilemiş, kozmos fikriyle, siyaset, retorik, etik, metafizik alanlarında fazlasıyla benimsenmiştir. Ta ki Rönesans’ın Kopernik, Galileo ve Newton gibi düşünürler sahneye çıkana kadar… Aristoteles’in evreni canlı kozmos olarak işlerken ve yeryüzünü gökyüzünü ayırılırken, modern çağ bilimcileri evreni mekanik cansız bir işleyiş olarak değiştirir. Aristo’un kozmosunun yıkımıyla da felsefe ve bilimde çok şey değişecektir.
Aristoteles felsefeyi üçe ayırmıştır:
- Teorik Felsefe
- Pratik Felsefe
- Teolojik Felsefe
Teorik felsefe mantık, doğa, kozmoloji, dilin kullanımları gibi alanları içermektedir. Aristoteles’in teorik felsefesi geniş açıdan mantık, doğa felsefesi ve metafizik olarak ayrılabilir. Pratik felsefe ise etik, devlet, erdemler, mutlu yaşam, istekleri içerir. Teolojik felsefe, şeylerin özü, hakikatin kendisi yani Tanrı’nın, varlığın temellerinin incelenmesidir.
Platon gerçek anlamda nasıl ki felsefenin kurucusu kabul ediliyorsa, Aristoteles de bilimin kurucusu kabul edilebilir. Hocasıyla çoğu konu da çelişmiş olan ve kendi felsefesini kuran Aristo, felsefesine hakim olan düşünce bilimsel düşüncedir. Çoğu “ilk”in düşüncesini ortaya atan Aristo Orta Çağ Müslüman filozoflar ve yazarlar tarafından “müallim-i evvel” ilk öğretmen olarak anılmaktadır.
Aristoteles Mantığı ve Bilgi Felsefesi
Aristoteles hocası Platon’dan ayıran en önemli düşüncesi dünyanın olduğu gibi incelenmesi gerektiğidir. Platon’un hakikati idealar dünyasıyla kavrama düşüncesi, Aristo’da akıl yürütmeyle olacaktır. En önemli ayrımları ise; gençlere yaşam rehberi sunma anlamındadır. Platon’da gençler bir filozofun, öğreticinin peşinden koşması gerekir. Aristo ise; akıl yürütmeyle bilginin gayet de edilebileceğini, akla güvenilmesi gerektiğini savunacaktır.
Aristo aslına bakılırsa aynı zamanda bir fizikçidir. Platon’un duyular yanılsamadır ve hakikat duyularla bilinemez savı Aristo’nun karşı savını sunduğu en başta gelen düşüncelerden biridir.
“Evren doğmamıştır, oluşmamıştır, oluşturulmamıştır, yaratılmamıştır; yok da olmaz. Doğayı açıklamaya çalışıyorsanız, doğaya bakmanız gerekir, doğayı doğaya göre açıklamanız gerekir. Doğal nesnelerin ilkesini bulmak istiyorsanız, duyular ilkeler, duyu organlarının verdikleriyle çelişmeyecek ilkeler bulmalısınız. Çünkü duyulur cisimlerin ilkeleri duyulur olmak zorundadır.”
Aristoteles hocasının aksine varlık konusunu tekrar gündeme getirir. Varlığı düşünmekten önce varlığı düşünme metotlarının üstüne düşünmeye öncelik verecektir. Varlığı doğru bir şekilde tanımlamak istiyorsak, öncelikle şeyleri “nasıl” incelememiz gerektiğini bilmemiz gerekir. Ve sorgulamalarının sonucunda ortaya mantığı atacaktır.
Ona göre mantık düşünmenin ilkeleri ve kurallarıyla ilgilenir. Aynı zamanda bu ilkeleri sunuş olarak dil, anlam ve gerçeklik açısını ele alır. Aristo’ya göre mantık, düşünmenin yani felsefenin araçları ve aletleridir. Mantık üzerine düşüncelerini de yine “araç, alet” anlamına gelen “Organon” adlı kitabında toplar.
Mantık İlkeleri
- Özdeşlik: A, A’dır.
- Çelişmezlik: A, A olmayan değildir.
- Üçüncü Halin Olanaksızlığı: Bir şey ya A’dır ya da A değildir.
Mantık, düşünce ve dil aracılığıyla bize varlığın açıklanmasını doğurur, Aristo’ya göre. Dil önermelerden meydana gelmektedir. Önerme ise; Özneyi ve yüklemi içerir. Örneğin “insan ölümlüdür” önermesinde “ölümlüdür” yüklemi, öznenin yani varlığın bir niteliğini ifade eder. Yüklemler özneyle birlikte var olmak zorundadır. Ölümlülük bir varlık değil, varlığın niteliğidir. Varlığın karşılığı olarak yüklemler değil, özneler vardır. Ve Aristo’ya göre özneler birer “töz”dür. (evrenin varoluşunda değişmeyen olarak kalan, cevher) Töz kavramını ilk olarak Aristo kullanmaktadır. Ve Platon’un aksine Aristoteles değişmeyen olarak kalanı, cevheri niteliklere değil sadece öznelere yüklemektedir.
Aristoteles Mantığı, Kategorileri: 10 Var Olma Modu
Aristoteles, Platon’un ve onun gibi düşünenlerin tözleri ve nitelikleri birbirine karıştırdığını savunur. Nitelik ve tözlerin birbirleriyle karıştırılmaması gerektiğini söyleyip, bunları kategorize etme yoluna gider. Var olma modları, Aristo’ya göre on kategoriden oluşmaktadır. Bu kategoriler dışında da var olma biçimi yoktur. Eğer bir şey “varlık” bu on kategoriden on tanesini de kendinde barındırıyorsa o zaman “var” demektir. Varlığa dair söyleyebilecekleriniz bu on kategoriyle sınırlı kalacaktır, ona göre.
Varlık adına bilgi edinme yolu mantıkken, bir şeyin gerçekten var olup olmadığını anlamanın yolu da bu on kategoriden geçmektedir. Töz kendi başına var oluyor olsa da, Aristoteles’in tözü kategorinin birinci sırasına koyması, tözün “görülebilir” olması için aslında niteliklere bağlı olmasındandır.
On kategori
- Töz
- Nitelik
- Nicelik
- Görelilik
- Mekan
- Zaman
- Etkinlik
- Edilginlik
- Pozisyon (Durum)
- Sahiplik
Aristoteles’in Tümeller- Tikeller Ayrımı
Öznenin tözler olduğunu, yüklemlerin ise töz değil de nitelikler olduğunu söyleyen Aristo, dildeki bazı kelimelerin hem yüklem olarak hem de özne olarak kullanabilmesi durumundan sonra tümeller ve tikeller ayrımına gider.
Örneğin:
Melisa, insandır.
İnsan, ölümlüdür.
Bu örnekte insan hem özne hem de yüklem olarak kullanıldığından, Aristoteles tözlerinde arasında bir ayrım yapmaktadır. Birinci dereceden töz ve ikinci dereceden töz olarak tözleri ikiye ayırmaktadır. Özel adlar (Ali, Ayşe vs gibi) birinci dereceden tözler olarak sınıflandırılıyor. Cins ve tür isimleri ise yani insan, hayvan gibi ikinci dereceden tözler olarak sınıflandırılıyor. Cinsler ve türler bir önermenin hem öznesi hem de yüklemi olabilmektedir. İkinci dereceden tözlere “Tümeller”, birinci dereceden tözlere ise; “tikeller” denilmektedir.