Mitoloji

Türk Mitolojisi Yaratılış- Törüngey ve Ece Yasak Meyve Yiyor

Türk Mitolojisi Yaratılış Mitleri

Türk Mitolojisi ‘ne göre birden çok yaratılış miti bulunmaktadır. En bilineni Altay Türkleri’ne ait yaratılış efsanesidir. Altay yaratılış efsanesi, Moğol ve İran kültüründen oldukça etkilenmiştir. Altay yaratılış anlatılarının içeriğini etkileyen bir diğer unsur ise Maniheizm dinidir. Bu etkiler, Orta Asya kültürü ve inanışlarıyla harmanlanarak ortaya Altay Türkleri’nin yaratılış efsanelerini doğurmuştur.

Altay yaratılış mitine göre, tüm evrenin başlangıcında kaos vardı. Her yer karanlıktı. Ancak suda yaşayan Ak Ene –Ak Ana adlı bir tanrıça vardı. Ak Ana sudan çıkarak hayatın unsurlarına ruh vererek yaşam döngüsünü başlattı.

Türk Mitolojisi Yaratılış – Ülgen ve Erlik – Yeryüzünün Yaratılışı

Kayra Han çoğu tanrının babasıydı. Tanrıları o yaratmıştı. Göğün on yedinci katında otururdu. Ve başlangıçta baş tanrı olan Ülgen’i yarattı. Ülgen sular altında olan yeryüzüne yaşam vermek için gökten yeryüzüne indi ve Erlik’le karşılaştı. Erlik Türk Mitolojisi’nde kötülüğün, acının sembolüydü.

Ülgen’in ve Erlik’in arasındaki çekişme çoğu mitolojide olduğu gibi zıtlığın, iyiliğin ve kötülüğün çekişmesini temsil ediyordu.

Ülgen yeryüzünü oluşturmak için gereken bir kara parçasını tek kendisi bulup, yaratılışı başlatmak istediğinden aynı amaca sahip olan Erlik’i görünce sinirlenmişti. Ve Erlik’e kendisinin bulamadığı şeyi bulmasını buyurmuştu. Ve Erlik kara parçasını buldu ve Ülgen’e getirdi. Ülgen toprağı suya atarak, “Yaptıklarım olacak”dedi. Toprak büyümeye başladı…

Sonrasında Ülgen, Erlik’ten çamur getirmesini istedi. Erlik yine Ülgen’in istediğini getirdi ancak Ülgen’in  avcuna çamuru tükürürken bir kısmını ağzında gizledi. Tam boğulucakken ağzındaki çamuru tükürdü ve böylelikle kurtuldu. Erlik’in Ülgen’in yarattığı düz toprağın üstüne çamur tükürmesiyle dağlar tepeler oluştu. Ülgen, bunu neden yaptığını sorduğunda Erlik, ‘kendine ait bir kara parçası olmasını istediğini’ söyledi. Ülgen çok sinirlendi ve Erlik’e yeryüzünde kalmayacağını söyledi. Erlik kabul etti ancak sadece ağacın olduğu kara parçasını yanında götürmek istediğini dile getirdi. Ülgen kabul etti ve ‘ne yapacağını’ sordu. Erlik çoktan yerin altına ağacın olduğu toprağı alıp, kaçmıştı…

Erkeğin ve Kadının Yaratılışı

 Ülgen önce ormanı yarattı sonrasında insanları yaratmaya karar verdi. Ülgen önce yedi erkeği yarattı. Kulak ve burunlarından onlara ruh ve akıl üfledi. Sonra ise bir erkek insan daha yarattı “sen bil” diyerek onu diğerlerinin üstünde kıldı. Bu kişi Maydere’ydi. Maydere kamıştan kemiği, kilden vücudu olan bir kadın yaratsa da ona nasıl can vereceğini bilmiyordu. Maydere kadına ruh ve can vermesi için Ülgen’i beklemeye başladı. Bunu fırsat bilen Erlik yer altından çıkarak demir komusu dokuz dilde üfleyerek, kadına can verdi. O günden sonra kadınlar yedi çeşit huya ve dokuz dile hakim oldular.

Türk Mitolojisi Yaratılış – Lanetlenen Köpek

Maydere kadını da erkeğe de şekil verebiliyordu ancak onlara can veremiyordu. Bu yüzden Ülgen’i bekliyordu. Bunu fırsat bilen Erlik insanları koruyan, onların başında bekleyen köpeği kandırdı ve onlara vaatlerde bulundu. Maydere bunu öğrendiğinde köpeğe vaatlerin iyi vaatler olmadığını söyledi. “Erlik’in söylediği seni sıcaktan koruyacak şey; senin tüylerin, ayaklarını koruyacak ayakkabı; senin pençelerin, tatlı yiyecekler dediği şey; her türlü kötü kokan  yiyecek.” dedi ve köpeği lanetledi. Köpek artık insanların kapısının önünde yaşayacak, onların mallarını koruyacak, onlar ne verirse onu yiyecekti.

Maydere ilk yedi insanı toplayıp, Erlik’in ruh verdiği kötü kokan kadınla evlenmesini istedi. İlk üç insan kadının yanına giderek onun ruhunun farklı ve kötü olduğunu söyledi. Sonraki üç erkekte aynı şeyi söyleyip, Altın dağa doğru uzaklaştırdılar. Durum böyle olunca Maydere, son gelen insanın iki tarafından kaburga kemiği alarak, yeni bir kadın yarattı ve erkeklerden biriyle evlendirdi. Ve insanın soyu böylelikle devam edecekti.

İnsana Kötü Ruhlar Atfeden Erlik

Anlatılara göre Ülgen dünyayı altı günde yarattı, yedinci gün uyudu, sekizinci gün uyandı. Başka anlatılara göreİ; Ülgen insanı topraktan, kemiklerini taştan yarattı. Yarattığı erkeğin kaburgasından bir kadın yarattı. Onlara nasıl ruh vereceğini düşünmeye başlayan Ülgen erkek ve kadını korusun diye tüysüz bir köpek yarattı. Ve onlara ruh getirmek için gitti. Bunu fırsat bilen Erlik yeraltından çıkıp, geldi. Köpek havlamaya başladı. Erlik vaatlerde bulundu ve köpek kabul etti. Her yeri tüyle kaplandı.

Erlik erkeğe ve kadına ruh verdi. Ve yeraltına geri kaçtı. Ülgen geldiğinde yarattığı insanlara ruh verildiğini gördü. Erlik’in başının altından çıktığını anladı. Ne yapması gerektiğini Ülgen günlerce düşündü. Bu insanları yok edip, yenilerini yaratmayı düşündü ancak iş işten geçmişti. Erlik insanlarına çoktan kötü ruhlar atfetmişti. Ülgen bunun çözümünü insanların içini dışına, dışını da içine çevirerek çözmüştü. Bu sebeple insanın içi sahici, dışı aldatıcıydı…

Törüngey ve Ece Yasak Meyveyi Yiyor

Başka bir yaratılış miti ise, bir kurbağa Ülgen’e sordu. “Neden insanları cezalandırmak istiyorsun? Ölenler ölecek, yaşayanlar yaşayacak. Bırak istedikleri gibi yaşasınlar.”  Ülgen buna izin vermeye karar verdi. Ülgen düşündü ki insanlar üşüyor, onlara ateş gerek. Kurbağa, Ülgen’e ‘dağın üzerinde kavak ağacından ateş almasını’ söyledi. Ülgen kavak ağacından bir tutam soydu ve taş alarak ateş yaktı. Bunu çifte verdi. Kadim Türklere göre onların adı Törüngey ve Ece’ydi.

Ülgen onlara her yiyecekten yiyebileceklerini ancak bir ağacın meyvesini yememeleri gerektiğini söyleyerek, ağacı gösterdi. Ve Ülgen ortadan kayboldu. Kaybolmadan önce ise insanları ve meyveleri korumak için bir yılan yarattı. Törüngey ve Ece mutluydu, istedikleri yiyeceklerin hepsine sahiptiler. Erlik, Ülgen’in yokluğunu fırsat bilip, Törüngey ve Ece’nin yanına geldi. Onlara Ülgen’in kötü meyveleri yemeyi yasaklamadığını, güzelleri yasakladığını çünkü güzel meyveleri kendi için sakladığını söyledi.

Törüngey ve Ece Yeryüzüne İniyor

 Erlik’in bu sözlerini duyan Ece ilk olarak yasak meyveyi ısırdı bununla da kalmadı yasak meyveyi kocasının ağzına da sürdü. Meyveyi ağızlarını sürer sürmez Törüngey ve Ece’nin tüm tüyleri döküldü. Törüngey ve Ece utanarak ağacın arkasına saklandılar. Meyveyi koruyamayan yılan lanetlendi. Ülgen geri döndüğünde insanları bulamadı. Törüngey ve Ece’ye seslendi. Ağaçların arkasında saklanan çift sesine karşılık verdi ve utanç duyduklarını söylediler. Ülgen yanlarına çağırdı. Çift ağaç yapraklarıyla ayıp yerlerini kapattılar. İnsanları bu halde gören Ülgen durumu anladı ve çok sinirlenerek şunları söyledi; “Ben size o meyveyi yememenizi söyledim. Siz ise yediniz. O halde yeryüzüne gidin ve ölüm vaktinizi bekleyin!” Ve Ülgen son hükmünü de verdi.

“Ece bundan sonra sen çocuk doğuracaksın. Canından can gidecek. Bu acıları sen çekeceksin. Sen Törüngey kadına kandığın için kendine yiyecek bulacaksın ve çalışarak ailene bakacaksın. Ve siz canlılar ölümü tadacaksınız.”

Böylelikle Ülgen yeryüzünü yarattı. Hayvanları, bitkileri yarattı. Sonra ayı ve güneşi yarattı. Ülgen altı gün yarattı, yedinci gün dinlendi. Törüngey ve Ece’nin dokuz oğlu ve kızı oldu. Birbirleriyle evlendiler. Böylelikle tanrının yanından yeryüzüne düşen insanın kendini kanıtlama çabası başlamış oldu.