Çin Felsefesi,  Doğu Felsefesi,  Felsefe

Yeni Taoculuk – “Başkalarına göre değil, kendine göre yaşa!”

Yeni Taoculuk, MS. 3. Ve 4. Yüzyıllarında “hsüan hsüeh” ya da “karanlık bilgi” olarak bilinen düşünceyi ifade etmek için kullanılan yeni bir terimdir. Karanlık, anlaşılması güç ya da gizemli anlamına gelen hsüan kelimesi, Lao Tzu’nun ilk bölümünde bulunur. Burada Tao “gizemlerin gizemi” olarak tasvir edilir. Bundan dolayı, hsüan hsüeh terimi, bu okulun, Taoculuğun bir devamı niteliğini taşır.

Yeni Taoculuk: Rasyonalistler

Bu dönemdeki felsefi çalışmaların en büyüğü değilse bile, en büyüklerinden biri Kuo Hsiang’ın “Chuang Tzu Üzerine Yorum”’udur. Yeni Taoculuk, hem rasyonalistleriyle hem de duyumcularıyla ünlüdür. Hsiang Hsiu ve Kuo Hsiang Yeni Taoculuk’taki rasyonalist grubun iki en önemli temsilcisidir.

Tao Hiçtir

Hsian Kuo yorumu, Lao Tzu’nun ve Chuang Tzu’nun orijinal Taoculuğunda birkaç önemli düzeltme yapmıştır. O’na göre Tao gerçekten “wu” yani hiçtir ya da hiçliktir. Hem Lao Tzu hem de Chuang Tzu, Tao’nun wu olduğunu ileri sürmüş ancak, wu ile isme sahip olmamayı kastetmişlerdir. Hsian Kuo’ya göre ise, tao sadece isimlendirilemez anlamında hiçlik değil, gerçekten de hiçliğin kendisidir.

“Tao her yerdedir, ancak her yerde o hiçtir.” (Chuang-tzu üzerine yorum, bölüm 6)

Aynı metin şöyle der:

“Varoluşta eşyadan önce var olan nedir? Biz, yin ve yangın eşyadan önce olduğunu söyleriz. Ancak yin ve yang bizahati şeydir; o zaman yin ve yang’dan önce olan nedir? Tzu Jan’ın (doğa ya da doğallığın), şeylerden önce olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Tzu Jan, yalnızca şeylerin doğallığıdır. Ya da taonun şeylerden önce olduğunu söyleyebiliriz. Ancak tao hiçtir. O yok olduğundan, nasıl şeylerden önce var olur? Şeylerden önce olanın ne olduğunu bilmiyoruz, ancak şeylerin sürekli olarak üretildiğini biliyoruz. Bu da şeylerin kendiliğinden ne iseler o olduklarını gösterir; şeylerin yaratıcısı yoktur. Yaratıcı yoktur ve her şey kendisini meydana getirir. Her şey kendisini üretir ve başkaları tarafından üretilmez. Bu evrenin normal yoludur.”

Taocuların, her şey varlıktan ve varlık yokluktan gelir ifadesi, yalnızca varlığın kendisiyle var olduğunun ifadesidir. Bu yalnızca yokluğun varlık haline gelmesi değil, aynı zamanda, varlığında yokluk haline gelmesi durumudur. Varlık binlerce yılda değişebilse de, kendisini yokluğa dönüştürmez. Bu yüzden varlığın olmadığı bir zaman yoktur. Varlık, ebedi-ezeli olarak var olur.

Varlığın Kendi Kendini Dönüştürme Teorisi

Her şeyin kendisini spontane olarak üretmesi, Hsiang Kuo’nun “tu hua” ya da kendi kendini dönüştürme teorisi olarak isimlendirdiği şeydir. Bu teoriye göre, şeyler herhangi bir yaratıcı tarafından yaratılmaz, ancak yine de bu şeylelr, birbirleriyle olan ilişkilerinden yoksun değildirler. İlişkiler vardır ve bu ilişkiler zorunludur. Bu evrende var olan her şey, varlığının zorunlu bir şartı olarak evrene bütün olarak ihtiyaç duyar, fakat onun varlığı doğrudan herhangi başka hususi bir şey tarafından meydana getirilmez. Belli şartlar ya da ortam mevcut olduğunda, belirli şeyler zorunlu olarak üretilir. Bu toplumsal fenomenler içinde böyledir. Doğal olmayan hiçbir şey yoktur. Barış ya da düzensizlik, başarı ya da başarısızlık… Hepsi insanın değil, doğanın ürünüdür.

“Her şey, başka her şeye ihtiyaç duyar, ancak yine de her şey, başka herhangi bir şey için değil kendisi için var olur.”

Kurumlar ve Ahlak Kuralları

Hsiang Kuo, evreni sürekli akış durumunda olan bir varlık olarak kabul eder. Değişim görünmeyen ancak çok güçlü bir güçtür. O, göğü ve yeri yeniye doğru taşır; dağları ve tepeleri eskiden alıp, götürür. Eski, bir an durmaz, fakat sürekli olarak yeni haline gelir. Her şey değişir… Bizim gizli olarak karşılaştığımız her şey, yok olup, gider. Geçmişteki biz, şimdiki biz değiliz. Bununla birlikte daha ileriye gitmek için şimdiye uygun olmalıyız.

“Bilgeleri taklit edenler, onların yaptıklarını taklit eder. Ancak onların yaptıkları şimdiye kadar ortadan kalktılar, bu yüzden mevcut durumu karşılayamazlar. O değersizdir ve taklit edilmemelidir. Şimdi canlı iken, geçmiş ölüdür. Eğer bir kimse canlıyı ölü ile birlikte ele almaya çalışırsa, kesinlikte başarısız olacaktır.”

Toplum şartlarla değişir. Şartlar değiştiğinde, kurumlar ve ahlak kuralları da onlarla değişmek zorundadır. Eğer değişmezlerse, şartlara uymayacak hale gelir ve “halk için bir gulyabani” gibi olurlar. Yeni kurumların ve yeni ahlak kurallarının kendiliğinden kendilerini üretmeleri doğaldır. Yeni ve eski, zamanları farklı olduğu için birbirlerinden farklıdırlar. Onların her ikisi de, zamanın ihtiyaçlarını karşılama hizmeti görür; bu yüzden ötekinden ne üstün ne de aşağıdır. Hsiang Kuo,  Lao Tzu ve Chuang Tzu’nun yaptığı gibi kurumlara ve ahlak kurallarına karşı çıkmazlar. Onlar sadece, zamanı geçmiş ve bu yüzden de şimdiki dünya için doğal olmayan hale gelen kurumlara ve ahlak kurallarına karşı çıkarlar.

Yeni Taoculuk – Yu-Wei ve Wu-Wei

Hsiang Kuo, tabii ve suni olan; yu wei ya da eyleme sahip olma ve we wei ya da eyleme sahip olmama hakkındaki daha önceki Taocuların fikirlerine yeni bir perspektif kattı. Toplumsal şartlarda bir değişiklik meydana geldiğinde yeni kurumlar ve ahlak kuralları tabii olarak kendilerini üretirler. Onların gitmelerine izin vermek, tabii olanı takip etmek ve wu wei yani eylemsiz olmak anlamına gelir. Onlara karşı çıkmak, zaten zamanı geçmiş olan eskileri muhafaza etmek suni ve yu wei yani eyleme sahip olmaktır.

Eğer bir birey, eylemlerinde doğal yeteneklerinin tam ve özgür bir şekilde kendilerini kullanmalarına izin verirse, o wu wei’dir. Değilse yu wei’dir.

Şeyler eşittir. Hayat ve ölüm bile eşittir. İyi ve kötü olanın birbirleriyle var olması gibi.  Şeyler eşittir ve her insanın doğası, biriciktir. Kişinin kıyası, başkasıyla değil; kendi doğallığına, doğasına akış içinde sahip çıkmasıyla ilgilidir. Farklılaşmamış bütünün ayrı olmama durumunu idrak eden insan, kraliyet yolu üzerinde olan bir kimsedir.

Yeni Taoculuk : Duyumcular

Yeni Taocu rasyonalistlerin “başkalarına göre değil, kendine göre yaşa” mottosu daha sonra duyumcular denilen başka bir yeni taocu bakış açısının öncüsü olacaktır. Bir kimse kendi anlayışına ya da dürtüsüne göre yaşamalıdır; zamanın adetlerine ve ahlak kullarına göre değil. 3. ve 4. yüzyılın ortak bir ifadesini kullanacak olursak, bir kimse ming-chiao’ya (kurumlar ve ahlak kuralları) göre değil, tzu-jan’a (kendiliğinden, tabii olana) göre yaşamalıdır. Yeni Taocuların hepsi, bunun üzerinde anlaşırlar. Ancak yine de onlar içinde de akılcılar ve duyumcular arasında bir farklılık vardır. Hsiang Kuo tarafından temsil edilen rasyonalistler akla göre yaşamayı, duyumcuların temsilcisi olan Kuon Yi-Wu dürtülere göre yaşamayı vurgular.

Yeni Taocu duyumcular ince hassasiyeti vurguladılar. Duyguların kendilerini serbest bir şekilde ifade etmesini savundular. Bastırılmış duygular ve dürtüler, doğallığa aykırıydı. Bu kendiliğindenlik cinsellik faktörü içinde geçerliydi. Onların bu bakış açısı, daha sonralarında “taocu seks”in temellerini atmış oldu.

Kaynakça:

  • Çin Felsefesi Tarihi -Fung Yu-Lan
  • Doğu Felsefesi – Jim Powell