Meditasyon
Blog,  Yoga

Meditasyon Tanımı ve Kökeni Nedir? “Zihinsiz Zihin Hali”

Meditasyon, zihin ve beden ikiliğinin sezgisel bir sentezidir. Aşkın ve içkin olanın, içsel monist tutumudur. Dilde, zihinde, bedende, anlamda ve daha nice ikiliklerin şahsın tekil deneyiminde erimesidir. Meditasyon, kendilik işçiliğidir. Meditasyon zihnin yüzeyselliği değil, derinliğidir.

Gündelik dilde meditasyon yapmak gibi bir söylem vardır. Bu “meditasyon” kavramının ve kökenlerinin tam anlamıyla anlaşılmamasından kaynaklı bir tutumdur. Meditasyon “yapılan bir şey” değil, “zihinsel bir hal”dir. Amaçsız bir amaçtır. Meditasyon haline ulaşılmaya giden yolda, şahsın kendine has meditatif eylemleri, bu hale ulaşmak için birer kolaylaştırıcıdır. Kişi bunu bir dinin ibadet anlayışıyla da yapmayı seçebilir, spor, dans gibi ritmik eylemlerle de…

Sonuç olarak, Mevlevilerin seması, Alevilerin semahı, dervişlerin dervanı veyahut tantrik bir sevişme, sessiz yürüyüşler, uzun mesafe yüzme, tango ve kökeni itibariyle yoga, zazen gibi tekniklerde birer meditatif etkinliklerdir. Tüm teknikler birer araçtır, amaç değil.  Kişinin, biricikliğine özgüdür. 

Meditasyon öğretilemez. İster yoga guruları, ister tasavvuf dervişleri meditasyonu, birlik bilincini öğretmezler. Bu bilince ulaşmak için, izlenilmesi gereken yolu temizlerler, açarlar. Meditasyon yolunda genel geçer, verilere dayalı bilgi bize yarar sağlayamaz. Kişinin meditasyon hakkında konuşması, iç dünyasının şeffaflığının tamamiyle gözler önüne serilmesi demektir ki bu ne mümkündür, ne de o kişinin deneyimi başka bir kimsenin zihnine göredir. Meditasyon deneyiminin kendisi gizemli ve mahremdir. Meditasyonun kendisi, bireysel bir deneyimdir.  Bu yüzden olacak ki Buddha’nın bu denli, çoğu kültürde ilgi görmesi ve Buddha’nın deyimiyle böyle bir hal için “kitapların yakılması” gereklidir. Tüm bilgilerin bir kenara atılması gerekir ki, kişi kendisinde, tüm açıklığıyla gün yüzüne çıksın ve ikiliklerinden azade olsun.

Farklı Öğretilerde Meditasyon Zihniyeti

Tüm dinlerin bilinen, duyulan, okunan yanının yanında bir de ezoterik bir yanı vardır. Hinduizm, için yoga; islam için tasavvuf; hıristiyanlık için hıristiyanlığın, zerdüştlüğün ve mısır ezoterizminin sentezi olan gnostisizm; yahudilik için kabala; buddha için ise başlı başına bir buddha zihniyeti…

Hinduizm bakış açısında ikiliklerden azade olup, “birlik” bilincine ulaşmak yoganın sistematiğiyle mümkündür. Zihnin kontrolü için meşakkatli bir pratik gereklidir. Kişi böylelikle hakikate, “bir” olan Brahman’a ulaşabilir.

 Tasavvufta bir diğer adıyla Sufizm’de meditasyon, murakabe “iç gözlem” pratiğidir, denilebilir. Seyr-u sülük mertebeleri, kişinin ruhani –zihnen- geçmesi gereken mertebelerdir: Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapıları.

Hıristiyanlık için üç aşama vardır: Arınma, aydınlanma ve bütünleşme.

Kabala’da ise, metin okumaları ve yorumları “peshat”; anlamın doğrudan açıklanması “remez”; alegorik açıdan yorumlanması “derash; anlamın derinlemesine araştırılması “sod” ve sonucunda ise gelen gizli bilgi deneyimi.

Buddhacılıkta, yogada olduğu gibi yine sekiz aşama vardır; bunlara etik kurallarda denilebilir ancak onun dışında kişinin şeylerin ikiliklerinden kurtulması, bir orta yol bulması ve cehaletin ortadan kaldırılmasıyla zihnin acıdan arındırılabileceğini vurgular. Meditasyon, Buddha için acıdan, zihnin prangalarından kurtulma doktrinidir. Buddha Öğretisi fazlasıyla hoşgörülüdür. Bu yüzden olacak ki, doğuda neredeyse tüm coğrafyalarda buddha felsefesi, toplumların kendi zihniyetiyle kaynaşmış bir ekol kurmuştur ve batı da bir Buddha kolu olan Zen, büyük ilgi görmektedir.

Zen ise kendi içinde ikiye ayrılır. Rinzai ve soto. Rinzai okulunda koanlar aydınlanma yolunda birinci önemdedir. Soto’da ise, sadece zazen aydınlanma için yeterlidir. Buddha için yaşamın kendisi bir meditasyon haline getirilmelidir. Ayrıca Buddhacılıkta günah kavramı yoktur. Nitekim sizi cezalandıracak bir ilahi güç de söz konusu değildir. Bunun yerine cehalet, bilgisizlik (avidya) vardır ki bu da bütün engellerin, zihnin özgürlüğündeki engellerin köküdür.

Batı ve Doğu

Mutluluk daha çok batıya özgü, felsefi bir olgudur. Aristoteles etiğinin temelinde yaşamın ve insan varoluşunun bir amacıdır. Bu yüzden yaşamdaki mutluluk bazı koşullara bağlıdır. Oysa gerçek mutluluk her türlü koşuldan bağımsızdır. Zihinsel pratikler vasıtasıyla istenilen zihniyete kendimizi getirebiliriz. Bu da başka bir tehlikeyi içinde barındırır, zira ne istediğimiz, isteyeceğimiz ile başka bir bilinç işidir. Bunun için insanın kendini uzun süre sabırla işlemesi gerekir. Sonunda görülecektir ki ortada istenecek de bir şey yoktur.

Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı yazarı Robert M. Pirsig “Lila” kitabında “Bizim kültürümüzde dhyana’ya muğlak bir şekilde meditasyon denir” yazar.

Doğu öğretilerinin Batıya uyarlanmasındaki sorun tam da buradadır. Batı yapmak, oldurmak, zorlamak, üzerinedir; Doğu yapılacak, olduracak, zorlanacak bir şey olmadığının farkındadır.

“Batıda kimse ölmek istemez ama herkes cennete gitmek ister .

 Doğuda ölüm de yoktur, gidilecek cennet de.”

Meditasyonun Genel Tanımları

Meditasyon, zihinsel kas gücünün geliştirilmesidir. Bunu ister din ile ister zihni dalgasız bir kıvama getirecek herhangi bir aktivite ile yapılabilir. Ne olursa olsun, amaçsız amaç şu’dur;

Meditasyon, “zihin” hareketliğini ortadan kaldırmaktır.” Başka bir tanımla “meditasyon, zihnin kesintisiz olarak bir çizgide olmasıdır.” – Patanjali

Guru Sri Sri Ravi Shankar “tahrik olmamış bir zihin meditasyondur. Şu anki zihin meditasyondur. Evine, kaynağına dönmüş zihin meditasyondur. Zihinsiz olan zihin meditasyondur.” Der.

Batı Felsefesi tarihinin büyük filozoflarından Bertrand Russel ise “The Decay of Meditation” (Meditasyonun Çöküşü) başlıklı makalesinde “Eğer her gün yarım saati sessizce hareketsiz olarak geçirsek, eminim ki gerek kişisel gerek ulusal ve uluslararası bütün ilişkilerimiz şu anda olduğundan kat be kat daha sağlıklı olacaktır.” Der.

İnsan, ilkel zamandan itibaren meditatif bir zihnin yollarını aramıştır. Gerek şamanlar, gerek düşünürler ancak meditatif bir zihinle hakikate ulaşabileceklerini düşünmüşlerdir. Modern dönemde ise, ünlü modern düşünür Descartes, Meditasyonlar adlı eserinde, bir tefekkür, derin düşünme açısından meditasyon kavramını ele alır. Meditasyon, Latin kökenli bir kelime olsa da, batının meditasyonuyla, doğunun meditasyonu bilakis farklıdır. Batı’nın meditasyonu daha çok derin düşünme ve tefekkür etme açısından ele alınırken, doğunun ki daha derin bir zihinsizlik, düşünmesizlik üzerinde durulur. Doğu’nun zihni araştırması, kendi deneyimiyle, 2500 yılları içerisinde pratik bir zihin felsefesi inşa etme çalışmasıdır. Doğu Vedalar’dan beri acıdan –kleşa- ve zihnin prangalarından kurtulmanın (ki acıda zihinden kaynaklanır) yollarını aramıştır. Kişinin “bir” olan özüyle birleşmesi , bunun en sistematik özgürleşme yöntemidir.

Patanjali Yoga Sutraları ve Meditasyon

 “Zihinsiz bir zihin” olarak meditasyonun ilk  sistematik tanımı ise Patanjali’nin Yoga Sutraları’nda verilmiştir. Patanjali için mükemmel zihin samadhi’ye ve mokşa’ya da ulaşmanın sekiz aşaması vardır.  İlk, iki aşaması yama ve niyamalar, bireysel ve toplumsal etik kurallardır, denilebilir. Sonrasında asanalar gelir ki, asanalar günümüzde jimnastik hareketleri gibi değil, meditasyon yapılırken, duruşun odağı dağıtmaması için, bedeni güçlendirmekten, bedenin sabit kalabilmesinden geçer, sabit duruş anlamındadır.  Dördüncü aşama olan pranayama, yine kişinin meditasyon halinin yakalanması için, zihnin dinginliğini sağlama açısından uygulanan nefesin kontrolüdür. Beşinci olarak ise, pratyahara, duyuların içe çekilmesidir. Dıştan gelene değil, içten gelene kişinin yoğunlaşması için, duyuların ve algısının kontrolüdür denilebilir. Patanjali’nin sekiz yolundan ilk beşi meditasyona hazırlık aşamasıdır.

Son üçü ise “samyama” denilen, meditatif odak çalışması, meditasyon zihni ve mükemmel zihin denilen bir zihin halidir. Öte yandan şayet, zihin (çitta) tek bir yerde odaklı şekilde bir eylemi ya da sekiz aşamadan herhangi birini icra ediyorsa, hepsi birer meditasyondur, denilir. Yogada ne yapılırsa yapılsın, meditasyon hali, kaynağa bağlanma, yoganın kelime anlamı itibariyle de “birleşmek” için yapılır.

Yoga Sutra alıntılarıyla:

Altıncı aşama dhrana, odağı tek noktada tutma pratiklerine, meditatif icraatlara denir, çaba gerektirir:

“Bilinci bir noktada birleştirmek dhrana’dır.”

Yedinci aşama dhyana, zihnin çabasız bir şekilde tek noktada kalmasıdır. Odaklanma sonrasının doğallığında oluşan meditasyon halidir:

“Orada, zihinde bir noktada devam eden süreklilik meditasyondur.”

Sekizinci aşama samadhi, mükemmel zihin olarak da bilinir:

“Zihnin şu aynı noktada, tek başına, kendi doğasında, boş olması mükemmel samadhi’dir.”

Meditasyon Türleri

Genel olarak sınıflandırılırsa iki çeşit meditasyon türünden bahsedilebilir. İlki “sabija” meditasyon, ikincisi “nirbija” meditasyon. Bija, tohum anlamından öte, daha çok meditasyon nesnesi olarak ele alınır. Sabija, tohumlu, nesneli anlamına gelirken, nirbija tohumsuz nesnesiz meditasyon demektir. Nesnesiz meditasyonda hiçbir araç kullanılmaz. Gündelik yaşam meditasyonlarında mantra, yantra gibi konsantrasyon araçları kullanıldığında, bu tarz meditasyon sabijadır.

Nirbija meditasyonsa bunlardan sonra uzun vadede gelebilir ki, kişi konsantrasyon için hiçbir araca gereksinim duymaz. Hint’in ilk kaynaklarından Rigveda’da tanrılara ilahiler düzülse de, biçimin, somut olanın tam anlamıyla Hint düşüncesine girmesi Tantra metinleriyle birlikte olmuştur. Hatha yoga ise Patanjali Yoga’ya tantrik esintilerin girmesidir, denilebilir.

Paganların Zeus’u, Hıristiyanların İsa’sı Hintlilerin Buddha ve Şiva heykelleri, ikonları veyahut bir rengi, elmayı, nefesi veyahut bir kişiyi odak olarak almakta sarbija tarzı meditasyon türüdür. Kişinin zihnin kontrolünü ele alma yolunda, kendi deneyiminde kolaylık sağlaması açısından herhangi bir “şey”i kendisine nesne seçebilir.

Mindfulness

Günümüzde en popüler ve hızla yaygınlaşan meditasyon tekniği hiç şüphesiz mindfulnesstır. Mindfulness, Pali dilinde sati, Sanskrit dilinde ise, smritinin günümüzde kullanılan karşılığıdır. Kavram için birçok farklı tanım yapılabilir. Ancak genel anlamıyla bilinçle, farkındalıkla, yalın bir şekildeki dikkat olarak açıklanabilir.

Smriti, anımsamak demektir. Anımsanan o andır, o anda olandır. Kendimize anımsatmamız gereken anın anlamı ve değeridir. Geçmişin geçmişliği gerçektir, geleceğin belirsizliği ise diğer bir gerçek, ancak anın gerçekliği bütün bunları kapsayan, hiç tartışmasız, şüphesiz olandır. Biz bilinçli, istemli bir farkındalıkla varsak an vardır, biz andaysak gerçekten varızdır. Buradaki an, anı yakala, anı yaşa gibi modern mottolardan farklıdır. ABD’li doktor Kabat-Zinn, mindfulness için kısaca, “yargısız farkındalık” tanımını verir.

“Şimdiki ve geçmiş zaman

Belki de gelecek bir zamanda birliktedir

Ve gelecek zaman geçmiş zamanda kapsanır.

Eğer bütün zamanlar buranın sonsuzluğundaysa…”

Büyük ilgi gören Sapiens adlı kitabın yazarı Yuval Noah Harari’nin 21. Yüzyıl İçin 21 Ders kitabının son bölümünde Harari şöyle diyor: “Zihni doğrudan gözlemlemek için modern yöntemler bulunmadığından dolayı modern öncesi kültürlerin geliştirdiği bazı araçları deneyebiliriz. Pek çok eski medeniyet zihni incelemekle yoğun bir şekilde ilgilenmiş ve zihni anlamak için dolaylı bilgiler toplamaya değil, insanlara kendi zihinlerini sistemli bir şekilde izlemeyi öğretme yoluna gitmişlerdir. Geliştirdikleri yöntemler “meditasyon” genel başlığı altında bir araya gelir. Günümüzde bu terim din ve mistisizmle ilgilendirilir ama aslında prensipte meditasyon kişinin kendi zihnini doğrudan doğruya gözlemlemesi için kullanılan herhangi bir yönteme verilen isimdir.”

Harari’nin saptaması geçmişle bugünü bir araya getiriyor. Buddhaların, Swamilerin 2500 yıl önce söyledikleri bunca yıl boyunca insanlara nasıl zihni, kişinin kendi deneyimiyle araştırma yolunu sunmuşsa, gelecekte de şüphesiz sunmaya devam edecek gibi gözüküyor ki “insan” kalmaya devam etmek isteyenler için bu, geçerli kalacak gibi gözüküyor. Uyuşmuşluğun, kesinkes yargıların, bireyselliğin inşa edilirken dahi belirli kodlar ve normların içinde sunuluşunun yanında… Belki de Nietzscheci bir tutumun, zihinsel kendilik deneyimi olan meditasyonla pratiğe dökülmesi gerekiyor.

Zihin ve zihnin yansımaları, günümüzde insanı insan yapan şey olarak görülüyor. Ancak şüphesiz kontrolsüz ve dizginsiz zihinli bir yaratık olarak ölümlü insanı ayrımların, yargıların, acının içine hapsediyor. Nihayetinde yoga, buddhacılık ve kimilerince “felsefe” insanı ölüme hazırlamanın bir çağrısında bulunuyor. Sufilerin söylemiyle “ölmeden önce ölünüz” yani hintlilerin “samadhi” aşamasına vurgu yapıyor. Kısacası, meditasyonun amaçsız amacı, sınırlı ancak dizginsiz acı verici zihnin yerine halihazırda olan sınırsız ancak kontrollü ve kendiliğindenlikle gelen huzur gibi gözüküyor.

Bora Ercan, bu içerikte fazlasıyla yararlandığım, meditasyona bütüncül bir yaklaşım sunan “Meditasyonun Temelleri” adlı kitabında meditasyon meselesine, yapay zeka açısından güzel bir soruyla değiniyor.

“Meditasyon, varoluş sürecinin içinde insanın yarattığı bir olgudur. Bu nedenle meditasyon, günümüzde, insanın kendisine varoluşsal anlamda destek olmasının önemli bir aracıdır.”

Soru ise şu: Yapay zeka ya da bir robot meditasyon yapabilir mi? Böyle bir deneyim bir robot için gerçekten mümkün olabilir mi?