Batı Felsefesi,  Felsefe

Kant Felsefesi -“Üzerimde Yıldızlı Gök, İçimde Ahlak Yasası”

 Yetilerin Sınıflandırılması ve Numen – Fenomen Ayrımı

          Kant Felsefesi bize bilginin kaynağının deney ile başladığını fakat deney ile bitmediğini insan ruhunun ontolojik yapısını göstererek temellendirir ve ruhun yetileri ile onların sınırlarını belirleyen ilk filozof olur. Kant ruhun üç yetisi olduğunu bunların da algılama, anlama  ve akıl yetisi olduğunu ve bunların içinde akıl yetisinin en üst konumda olduğunu belirtir. Buradan hareketle Kant bu yetilerin sınırlarını belirleyen a priori formların olduğunu söyler ve onları şöyle açıklar: aklın a priori formları idelerdir ve bu ideler üç tanedir; Tanrı, Özgürlük ve Ölümsüzlük. Anlama yetisinin a priori formları kategorilerdir ve bunlar 12 adet olup en önemlileri töz ve nedenselliktir. Algılama yetisinin A priori formları ise yer kaplama ve zamandır.

Burada önemli bir nokta da anlama yetisi ile akıl arasında ayrım yaparak Kant felsefe tarihinde bir ilki gerçekleştirmiştir. Kant , ruhun bu yetilerini ve bu yetilerden en üst noktada olan aklın A priori yapıda olması bakımından bu kavramların sadece saf aklın sınırları içerisinde olduğunu söyler. Bunların dış dünyada herhangi bir karşılığı yoktur ancak biz dış dünyadaki nesneleri yer kaplamalı ve zamanlı olarak algılayabiliriz. Buradaki yer kaplamalı ve zamanlı dünyayı Kant “Fenomenler Dünyası” olarak tanımlar. Bu Fenomen dünyanın aslında kendinde yer kaplamasız ve zamansız bir hali olduğunu söyler ve buna da “X” adını verir. X burada matematikteki gibi bilinmezliği temsil eder.

Numen ise; ruh veya akıl dediğimiz yapıdır. Biz X in dünyasını ancak aklın formları ile var olduğunu bilebilir onun ne olduğunu bilemeyiz. X burada Fenomenal dünyanın ontolojik nedeni olarak karşımıza çıkar.

 Kant Felsefesi ’ne göre; epistemolojik ve ontolojik  açıdan iki dünya vardır:Epistemolojik açıdan; bilen-numen ve bilinen-fenomenal dünya iken ontolojik açıdan, numen ve X dünyasıdır. Kant için numenal dünya ruhun dünyasıdır ve aklın tüm yetilerinin olduğu alandır. X de kendi başına şeylerin var olduğu dünyadır. Fenomenal dünya da şeylerin bize göründüğü alandır.

Kant Felsefesi – EVRENSEL AHLAK YASASI VE ÖZGÜRLÜK

   Kant Felsefesi ‘nin ana araştırma konusunu ahlakın A priori yönü oluşturur. Kant burada  bilgide olduğu gibi ahlak alanında da A priori olanı arayarak kesin olan bir ahlak bilgisine varmayı amaçlamaktadır. Ahlak Kant Felsefesi için insanın A priori yönü  akıl ile ilgilidir yani ahlaki olan içgüdülerde , eğilimlerde ve eylemlerimizin sonuçlarında değildir. İnsan olmak  ahlak yasasının varlığına sahip olma olanağını beraberinde getirir.

Kant Felsefesi – Negatif ve Pozitif Özgürlük

Akıl sahibi olan varlık ahlak yasasının taşıyıcısıdır. Bunun sebebi de insanın doğadaki tek özgür varlık olmasından kaynaklanmaktadır.Burada Kant negatif ve pozitif özgürlük ayrımına gitmektedir. Negatif özgürlük, her şeyden önce insan aklının ürettiği bir idedir ve fiziki dünyada bir karşılığı yoktur. Bu özgürlük insanın tür olarak özgürlüğü anlamına gelir ve akıl sahibi olan her insanda ortak bulunan bir özelliktir.Tür olarak her insan “özgürlük nedir?” sorusunu üretir ve bu soruya kendi cevap verebilme olanağına sahiptir. Pozitif özgürlük ise; bu olanağı gerçekleştiren insanların sahip olduğu ve bu soruya kendi akıllarını kullanarak cevap veren aydınlanmış insanların sahip olduğu özgürlüktür.

Özgürlük ve Koşulu “İyi İsteme”

   Özgürlük, yasasızlık değildir bir çok istemenin içinden sadece bir şeyi seçerek gerçek anlamda özgürlüğe sahip olunur. Pozitif anlamda özgürlüğün adı aslında ahlak yasasıdır. Pozitif özgürlük sınırlı iken negatif özgürlük sınırsızdır. Fizik dünyadaki yapıp etmelerimizde özgürlük yoktur çünkü burada katı doğa yasalarının determinizmi söz konusudur. Bu özgürlüğün temel hareket noktası ise “İyi İsteme”dir.

İyi İsteme, aklın bir edimi olarak dünyada ve dünyanın dışında koşulsuz, kayıtsız, şartsız olarak bulunan tek şeydir. Kişinin özgür olması ancak iyi istemesi ile mümkün olur. Bütün dünyadaki iyilerin iyi olmaları bu İyi istemeye bağlıdır. İyi istemenin olması başka bir şeye bağlı değildir o, kendi başına parlayan bir mücevher gibidir. İyi istemenin eylemle gerçekleşmesi ona bir değer katmaz o, eylemin sonucundan bağımsızdır.

Kant Felsefesi ‘nde Ödev Kavramı

  Kant,  ödev kavramı ile iyi isteme doğrultusunda yapılan eylemlerin ödev doğrultusunda yapılan eylemler olarak açıklar. Ödeve aykırı eylemler ise kötü istemeden kaynaklanmaktadır. Gerçek anlama da iyi istemeye dayalı olan eylemler ödevden dolayı olan eylemler iken ödeve Uygun olan eylemler ise arkasında çıkar gözeten eylemlerdir.

Kant Felsefesi – Koşullu Buyruk ve Koşulsuz Buyruk

  Ahlak yasası, Kant etiğinde aklını kendi başına kullanmayı merkeze alır. İyinin ve kötünün ölçüsü bizim içimizdedir. Ahlak yasası neyin iyi neyin kötü olacağını belirleyebileceğimiz bir ölçüdür. Kant bu ölçüyü koşullu buyruk ve koşulsuz buyruk formülleriye açıklamaktadır.

Koşullu buyruk; bir koşula bağlı olan yani “şöyle bir şeyi elde etmek istersen, şöyle davranmalısın” gibi olan emirlerdir.  Burada belirtilen “şey”i elde etmek istemeyen için bu emirlerin bir anlamı yoktur. Buradan hareketle koşullu buyruk formülasyonu olan “güç durumda kalmak istemiyorsan , doğruyu söyle , çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar”örneği Kant için ahlaki bir emir değildir. Ancak bu formülasyonun koşulsuz buyruk olanı; ”ne olursa olsun , sonu iyi olsun kötü olsun, doğruyu söyle “ örneğindeki emir, Kant felsefesi için ahlaki bir emirdir. Bu yüzden ahlak yasası , içgüdülere, eğilimlere ilişkin olan deney dünyasındaki sonuçlara yönelmiş olan istekleri emredemez.

“Öyle bir eyle ki eyleminin ilkesi evrensel bir yasa haline gelebilsin.”

  Ahlak yasasının temelinde bulunan özgür bir isteme dışarıdan bir belirlenmemeye ihtiyaç duyar. Özgür olmak, maddi ve pratik beklentilerden oluşan bir içerik tarafından belirlenmemiş olmayı gerektirir. Belirli bir çıkar için eylemde bulunmak dışarıdan bir belirlemeye maruz kalmak ile ortaya çıkar. Etik davranmak hiçbir maddi ve manevi beklenti içinde olmadan davranmayı gerektirir. Kant etiği , insanı bencil ve organizma varlığı olmaktan kurtarmaya çalışır. Ahlak yasası bize , kendimizin başkaları ile olan ilişkisinde karşımızda olan her insanı bir araç olarak değil bir amaç olarak görmemizi sağlar.

“Üzerimdeki yıldızlı gök ve içimdeki ahlak yasası…”

Kaynakça:

  • Heinz Heimsoeth – Kant’ın Felsefesi
  • Macit Gökberk – Felsefe Tarihi

3 Yorum