babil yaratılış destanı
Mitoloji

Babil Mitolojisinde Yaratılış -Anaerkil Düzenden Ataerkile

Babil Mitolojisinde Yaratılış

Babil mitolojisi, Sümer ve Asur mitolojileriyle benzerlik gösterir. Sümer mitoslarında bahsedilen tanrı ve tanrıçalar Babil, Asur gibi Sami dili kökenli uygarlıklarda isimleri değiştirilerek veyahut aynı şekliyle benimsenmiştir. Uygarlıklar çok tanrılı inançlarında benzer özellikte tanrı ve tanrıçalara sahip olsa da, mitlerinin içinde kendilerinin daha güçlü ve kutsal kabul ettikleri tanrılarını ön plana çıkarmışlardır.

Babil mitolojisinde yaratılış inancı  “Babil Yaratılış Destanı – Enuma Eliş” destanıyla günümüze aktarılmıştır. Destan yedi tabletten oluşmaktadır. Enuma Eliş, Babillerin baş tanrıları olan Marduk’u yüceltmek için Amuri ve Eski Sümer-Akad kavram ve metinlerinden yararlanalarak yazdıkları kapsayıcı bir dini metin ve mittir. Birinci tablette Babil Mitolojisinde Yaratılış ’ın anlatılması, destanında ismini belirlemiştir.

Babil Mitolojisinde Yaratılış Efsanesi

Dünya henüz oluşmamışken; “Apsu ve Tiamat” vardı. Tatlı ve tuzlu sular tüm evreni kaplamaktaydı. Apsu ve Tiamat’ın, kozmik iki varlığın birbirine aşık olması ve birbirlerine karışmasıyla, suların içinden Lahmu ve Lahamu yaratıldı. Sonra Ansar ve Kisar… Onlardan doğan oğulları Anu ise Ea’yı yaratacaktı.

Tanrıların sayısı git gide artmaktaydı. Tanrıların çoğalmasıyla evrenin dinginliği ve sessizliği yerini gürültüye ve anlaşmazlığa bırakmıştı. Tanrıların babası Apsu ise; bu gürültüden şikayetçiydi. Sevgilisi yaratıcı annenin Tiamat’ın yanına gidecek ve “Bu gürültüye artık katlanamayağını ve çocuklarını yarattığı gibi yok edeceğini” söyleyecekti. Tiamat ise; sevgilisinin bu isteğini reddedecekti:

“Tiamat bunları duyar duymaz,

Çok kızdı ve azarladı kocasını,

Bağırışları ürkütücüydü, öfkeden deliye dönmüştü,

(ama sonra) öfkesini yuttu…

‘Ne diye kendi yarattığımızı yok edelim ki?’

Yaptıkları huzurumuzu bozsa da onları güzellikle dizginleyelim.”

Apsu’nun veziri Mummu ise; Kutsal Anne’nin karşıtını sundu Apsu’ya.

“Bu karmakarışık gidişatı durdur baba!”

Apsu’nun istediği de bunu duymaktı. ‘Yarattıklarını yok etmek istiyordu.’ Apsu ve veziri Mummu planlar yaparken tanrının oğulları duydular, onları. Bunları duyan tanrılar korku içindeydi, sessizlik bürüdü günleri… Tanrıların en zekisi ve bilgesi olan Ea, Babalarının entrikasını sezmişti. Entrikaları alaşağı edecek planını ve tesirli büyülerini hazırladı… Ve tanrılar kazandı. Babaları Apsu’yu da, veziri de yok ettiler, oğulları..

.

Marduk Doğuyor!

Ea kendisine Apsu’nun (suların) üzerinde bir ev yaptı, kutsal bir oda. Burada Ea, eşi Damkina’yle Marduk’u yarattılar. Zekilerin en zekisi, güçlülerin en güçlüsü, Tanrıların bilgesi Bel (Marduk) yaratıldı. Her imkana, güce sahip, yüce Marduk…

Tanrıların Huzursuzluğu

Günlerden bir gün Anu, dört rüzgarı yaratıp, estirdi. Rüzgarları Marduk’un eline verdi. Ve buyurdu; “Oğlum oynasın!” Marduk tozları kaldırdı, fırtınalar çıkardı ve Tiamat’în olduğu yer bataklığa döndü. Tiamat’ın huzuru kaçmıştı. Huzuru kaçan anne de tanrıların huzurunu kaçırıyor, rüzgarlar estiriyordu. Tanrılara uyku uyutturmuyordu. Onlar, Anneleri Tiamat’a dediler ki;

“O (Ea) sevgilin Apsu’nun canına kıydığında, onun yanına gitmedin, sustun kaldın. O, dört korkunç rüzgarı yarattı, mideni bulandırdı, bizimde uykularımız kaçtı. Demek ki gönlünde sevgilin Apsu yokmuş, bağlanarak öldürülen Mummu da yokmuş. Şimdi tek başına kaldın, bundan sonra hep huzursuz olacaksın. Ya biz? Rahatsız olanları… Bizi sevmiyor musun? Bir şeyi tutacak taşıyacak gücümüz kalmadı, uykusuzluktan gözlerimizin feri söndü, çıkar boynumuzdan bu ağır boyunduruğu biz de uyuyalım. Savaş aç, intikamını al! Her şeyi… yok et!”

Kabul etti, Tiamat. Dediklerinizi bugün yapalım, dedi. Onların yaratıcısının yanında oldu, çoğu tanrı. Hunharca planlar yaptılar O’na ve yanında olanlara. Savaşacaklardı, kudurmuşlardı. Savaş meclisi kuruldu. Ve Ana Tiamat, her şeyi yaratan; karşı konulmaz silahlar yapıyordu.

“… Ejderhalar doğurdu, keskindi dişleri, kurtulamazdı kimse. Ejderhaların içini kan terine zehir ile doldurdu, dehşet saçan ejderhaları korkutucu ışıklarla sardı. Halelerle kuşattı, ejderhaları tanrılara benzetti. Tiamat dedi ki ‘ kim görse korkudan bayılacak!’ Boynuzlu yılanı, yılan ejderi yarattı, Tiamat. Aslan başlı adamları, vahşi köpekleri ve akret adamları yarattı. Vahşi fırtına cinlerini, balık adamları ve boğayı yarattı. Ve Tiamat oğul tanrılarının meclisindeki Kingu’yu yüceltti. O’na kaderler tabletini verdi. O ne derse, o olacaktı. Kingu başkomutan oldu ve yüceltildi. Tanrıların babası Anu gibi oldu.

Anu, Ea ve daha nice tanrılar Ana Tiamat’ın karşısına çıkamadılar. Bir tek bilgelerin bilgesi Marduk kabul etti, Tiamat’la savaşmayı ancak bir şartı vardı. Marduk adına bir meclis kurulacak ve artık onun sarf ettiği sözler kader olacak ve Marduk istemedikçe kimse onları değiştiremeyecekti. Tanrılar kabul ettiler, Marduk başkomutan ilan edildi.

Anaerkil Düzenden Ataerkil Düzene Geçişin Hikayesi

Tanrıların çoğunluğu Kutsal Anne’nin yanındaydı. Marduk onlarla konuştu ve yaptıklarını saptırarak anlattı. Annemiz bize kıyacak. Sevgilisi Apsu yerine Kingu’yu getirdi. Ona kader tabletini verdi. Canavarlar yarattı, bizi yok etmek için… Tanrılar ise; “Eyvah!” çektiler. “Biz bu yaptıklarını bilmiyorduk.” Ve onlarda Marduk’un tarafına geçtiler. O’na gösterişli bir taht yaptılar. Her şeyin yetkisini verdiler. Tanrılar Marduk’un yanındaydı. Ve Tanrıların babası savaş başlamadan önce dedi ki; “Ey babam yılmayın… O kadın çok güçlü olabilir ama bir erkek daha güçlüdür.”

Kutsal Anne Tiamat’ın Dönüşümü

Ve savaş günü geldi. Tiamat Marduk’u alt edecekken, Marduk dört rüzgara emir verdi. Rüzgarlar sayesinde  Anne Tiamat’ın boynunu kesti ve rüzgarlar tanrılara kanını götürdü. Marduk sayesinde zafer kazanan tanrılar, Marduk’u daha fazla yücelttiler. Baş tanrı, tanrıların tanrısı ilan ettiler. Şükranlarını sundular.

Babil Mitolojisinde Yaratılış – Dünyanın Yaratılışı

Marduk ise; Tiamat’ın ölüsünü nasıl kullanabileceğinin peşindeydi. Savaş olurken henüz Dünya yoktu. Gökte ne varsa Tiamat’ın içine doldurdu. Ay tanrısı Nanna’yı yarattı, geceyi ona emanet etti. Tiamat’ın kopmuş başından bir dağ yaptı. Toprağı kazdı suyla doldurdu. Tiamat’ın iki gözünden Fırat ve Dicle Nehirlerini akıttı. Tiamat’ın kasığını gökyüzüne dayadı, diğer yarısını da dümdüz etti ve yeryüzü meydana geldi. Tiamat’ın iç organlarını ise ağzını açıp, hepsini döktü. Yere ve göğe şekil verdi.  Tanrıları da yeryüzü, yeraltı, gökyüzünü idare etmeleri için paylaştırdı ve onlara görevler verdi.

Marduk hem dünyayı yaratmıştı hem de ametist taşından, tanrılara ait kutsal ametist gökyüzününde üstündeki evleri… Anu, Ellil, Ea Marduk’a hediyeler sundular.

İnsan ve Babil’in Yaratılışı

Ve Marduk tanrıların hizmetçileri olan onların işlerini yapacak insanları yarattı. İnsanı yaratmak için ise; savaşı başlatan Tiamat’ın kutsadığı Kingu’yu seçti. O günahkardı, savaş onun başının altından çıkmıştı. Ve hizmet, ibadet için yaratılacak insan da böylesi bir aşağı tanrıdan yaratılmalıydı. Öyle de oldu… İnsan yaratıldı. Ve insanlar… Baştanrı Marduk’a ibadet için yeryüzünde bir tapınak inşa edilecekti ve Marduk Babil’i yarattı. Babil’e “Büyük Tanrıların Evi” adını verdi. Herkes O’na tapındı, herkes onu yüceltti. Güvenliği, nimetleri, gücü, kudreti tanrılara da, insanlara da o vermişti…

Kaynakça:

  • Babil Yaratılış Destanı – Enuma Eliş
  • Gılgamış Destanı
  • Dünya Mitolojileri – Larousse