hobbes
Batı Felsefesi,  Felsefe

Thomas Hobbes Felsefesi – “İnsan İnsanın Kurdudur!”

Thomas Hobbes Felsefesi

Thomas Hobbes, 17. Yüzyıl Döneminde yaşamış, felsefesi batı siyaset düşüncesine damga vurmuş İngiliz bir filozoftur.

Thomas Hobbes’ın yaşamını anlattığı yapıtında, kendisinin korkuyla büyüdüğünü söyler. Annesi Hobbes’a hamileyken, İngilizlerin iç savaşı başlamış ve annesinin korkudan onu yedi aylıkken doğurduğu yazar. Yaşamının İngiltere’nin çalkantılı dönemine denk düşmesi onun felsefeyle ilgisindeki alanı belirleyecek ve ortalığı karıştıran demokrasi fikrinin yerini monarşiye bırakması için elindeki kozları kullanmaya itecektir. Onun felsefesi bir burjuva felsefesidir. Genel felsefesinin “materyalist” oluşu, insanların eşitliğine inanışı, mutlak monarşiyi “toplum sözleşmesi” kuramıyla savunuşu; kendisinin burjuva kültürü ile beslenmiş olduğunun göstergelerinden sayılacaktır.

Thomas Hobbes Felsefesi

Hobbes bir siyaset felsefecisidir. Ancak bunun yanında etik, ontolojik ve epistemolojik alanda da görüşlerini ifade etmekten çekinmemiştir. Özellikle en bilinen eseri Leviathan’da (Tevrat da bir şeytanın adı) siyaset kuramını açıklarken genel felsefesinin materyalist tutumunu da gözler önüne serecektir.

Kepler ve Galileo doğanın mekanik yorumunu yapıp, olayları maddenin devinimiyle açıklamıştır. Hobbes’da onların bu fikrini benimseyip, “mekanik materyalist” bir tutum içine girmiştir. “Her olay nesnelerin en yalın hareketleriyle başlar ve hareket olduğu ilk bakışta anlaşılamayacak kadar karmaşık durumlara geçer.”

Materyalist varlık görüşü, onun bilgi felsefesine de yansır. Ve bilgi edinme yöntemi olarak nesnelerin incelenmesi gerektiğini deney ve gözlem yoluyla bilgilerin edinilebileceğini söyler. Doğuştan bilgiler yoktur ona göre, bilgiler sonradan edinilir.

“Nesnesi olmayan söz saçmadır.”

Hobbes’a göre Tanrılar ve Dinler

Hobbes’a göre çok tanrılı din ritüelleri ve tanrıları korkunun ürünüdür. Yaşadığı bölgede Hıristiyanlığın hüküm sürmesinden dolayı kilisenin yıldırımlarını üstüne çekmemek için; -tek tanrılı dinlerden Müslümanlığı da çok tanrılı dinlerin içine alıp- Hıristiyanlığı dışarı da bırakarak eleştirilerini yapmaya çalışmıştır.

Aslına bakılırsa kendisi tüm inançlar hakkında görünmez korku kamuya mal olmuşsa din, olmamışsa boş inanç olacağı düşüncesindedir.

Kısacası onun genel felsefesi yalnızca maddenin var olduğunu, maddesel olmayan hiçbir varlığın var olmadığını söyler. Nesnelerin işleyişi de bir makine gibidir.

Ancak nesnelerdeki işleyiş daha yalındır. Nesnenin, kendini insan fizyolojisinde ve psikolojisinde ortaya koyan devinimleri ise daha karmaşıktır. Nesnenin en karmaşık devinimi ise, toplum ve devlet denen, yapma insan yapısı cisminde görünür.

“İnsan toplumda aslında nesnedir; nesnenin devinim yasaları, daha karmaşık maddeden başka bir şey olmayan insan ve toplum olayları için de geçerlidir.”

Thomas Hobbes Felsefesi: İnsan Davranışları ve Etik

Thomas Hobbes, insan davranışlarını da mekanik materyalist açıdan açıklamaya çalışır. Nesnelerin devinimi, duyu organları kanalıyla merkez sinir sistemine ulaştırılınca burada duyular belirir. Bu duyuların ortaya çıkışı insan deviniminin karmaşıklığından başka bir şey değildir. Duyular bizi bir şeye itiyorsa “istek” söz konusudur. Bir şeyden uzaklaşmaya itiyorlarsa “nefret” duygusu belirecektir. Duyguların bu yapısı insanı zararlı olan şeylerden uzaklaştırmaya çalışır.

Hobbes’in etiği haz ahlakıdır. Yaşamın sürdürülmesinde yararlı olduğu için istenen şeyi elde etmek insana “haz” vereceğinden, insan ona iyi gelen şeyi kovalayacaktır. Hobbes böylece iyi ve kötünün ölçütlerini ortaya koymuş olur. ”İstenilen ve yararlı şey iyidir, yararlı olmayan şey kötüdür.”

Hobbes’ın insan üzerine düşünceleri toplum üzerinde de geçerlidir. Ona göre toplum da insan gibi nesnenin daha karmaşık bir halidir.

“Hobbes toplum felsefesini insan felsefesine dayandırır.”

İnsanın toplum içindeki davranışları da “yaşamını sürdürmek” üzerine şekillenmektedir. Yaşamını sürdürmek isteyen insan güvenlik arzusuyla “bencil bir varlık”tır.  Toplum ise; insanın çıkarlarını gerçekleştirme aracıdır. Böylelikle Hobbes, toplum felsefesinin temeline “bencillik”, “bireycilik” ve “faydacılık” ilkelerini yerleştirmiş olur.

Hobbes’in Siyaset Felsefesi

Hobbes toplum ve devletin ortaya çıkmasından önce güvenlik gereksinimi içinde olan (güvensiz) kişilerden oluşan bir topluluk düşünür. Topluluğun insanları güvenliklerini sağlamak için öteki insanların üstünde egemenlik kurarak kendilerini güvence altına alma eğilimindelerdir. Bu Hobbes’in doğa durumu varsayımıdır.

Ancak bu doğa durumunda insanlar birbirine eşittir. Özellikle zihinsel olarak eşittir. Fiziksel olarak ise; en güçlü olanı diğerleri birleşerek öldürebilecek bencilliktedirler. Doğa durumunda insanlar arasındaki bu herhangi bir kimsenin başkasını yok edebileceği şekilde eşitliktir ki güvensizlik yaratır. Bu sebepten güvensizlikten kurtulmak için başkaları üzerinde “egemenlik” kurmaktan başka yol yoktur. Başkasının üzerinde egemenlik kurma çabaları da savaşı doğurur. Hobbes’a göre uygar yönetimin bulunmadığı bu doğa durumunda; herkesin herkesle savaşı vardır. Böyle bir güvensizlik sorununda insanın yaşamı ölüm korkusu içinde, yalnız, yoksul, kötü, kısa ve vahşidir. Uygarlık yoktur.

“İnsan insanın kurdudur!” –Homo homini lupus-

Doğal Hukuk ve Doğa Yasaları Kavramı

İnsanların içlerindeki ölüm korkusu, rahat yaşama isteği, çalışarak elde ettiklerine sahip olma umudu, onları bu genel savaş durumuna bir son vermeye itecektir. Artık uygarlaşmak ve yerleşik hayata geçmek, sahip olunan şeylerin garantisinin arayışına gitmek istemekteydiler. Böylelikle “akıl” insanlara uzlaştıracak barış koşullarının neler olduğunu gösterecektir. Aklın gösterdiği bu koşullar aslında insanların “doğa yasası” üzerinde birleşmelerinden başka bir şey değildir. Doğa yasası ise;

“Akılda bulunan ve insanın kendi yaşamı için zararlı olanı yasaklayan genel kuraldır.” –Leviathan

Bu doğa yasası, insanların birbirlerine zararlı olan şeyleri yapmalarının yasaklanması olanağını verecek olan devleti kurmalarına yol açmıştır. Devletin kurulup doğa durumundan bireyin kurtulması ise bir sözleşmeyle olmuştur.

Hobbes’un Toplum Sözleşmesi

Hobbes’ın Toplum Sözleşmesi, herkesin herkesle savaşının bitmesini sağlayacak araç olacaktır. Doğa durumunda barışın sağlanmamasının sebebi, herkesin her şeyi yapabilecek hakkı kendinde bulmasıdır. Ancak toplumun artık güvenlik istemesiyle,  insan doğa durumundan uzaklaşmak istemektedir. Devlet kurumunun ortaya çıkmasıyla “toplum sözleşmesi” uygulanacaktır. Bu toplum sözleşmesi, bir nevi toplumun; devlet kurumuyla pazarlığa oturmasıdır. Devletin güvenlik vaadi karşısında bireyler özgürlüklerini başka bireylerin özgürlük alanına girene kadar sınırlandıracaklardır. Özgürlük artık, bireylerin güvenlik ve rahat yaşam alanına kastetmeksizin yeniden tanımlanacaktır.  Kısacası insan artık özgürlüğünü devlete teslim etmiştir. Bireyin özgürlüğü de devletin belirlediği sınırlar içinde olacaktır.

“İnsanları yabancıların baskılarından ve birbirlerinin zararlarından koruyabilecek, çalışmalarını ve yeryüzünün ürünleri ile kendilerini beslemelerini ve doyumlu yaşamalarını güven altına alabilecek ortaklaşa bir erk kurmanın tek yolu, herkesin güç ve erkinin bir kişiye, ya da –hepsinin iradesini seslerin çokluğu ile bir tek iradeye çevirecek- bir kurula vermesidir. (Herkesin herkese) “senin de hakkını ona bırakman ve onu bütün eylemlerinde benim yaptığım gibi yetkili kılman koşulu ile kendimi yönetmek hakkımı bu kimseye ya da bu kurula bırakıyorum ve onu yetkili kılıyorum” demesidir.” –Leviathan

Kaynakça:

  • Thomas Hobbes – Leviathan
  • Alaeddin Şenel – Siyasal Düşünceler Tarihi
  • Ahmet Cevizci- 17. Yy Felsefesi