Mitoloji

Demeter ve Persephone Hikayesi- Yeraltı Krallığı ve Tanrıça

Demeter ve Persephone Hikayesi

Yunan mitolojisinde Demeter, Roma mitolojisinde Ceres; tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçasıdır.

Demeter’in Persephone adında bir kızı vardır ve onu yitirince çok üzülmüş, bütün armağanlarını topraktan çekmiştir. Onun yasıyla yeryüzü bereketsiz ve verimsiz bir toprakla kalakalmıştır. Yemyeşil, çiçekli toprak buzlarla kaplanmış, donmuş bir bozkıra dönmüştür.

Demeter ve Persephone Hikayesi- Persephone’nin Kaçırılışı

Persephone, arkadaşlarıyla çiçek toplarken bir nergis görmüş ve onu koparmak için uzaklaşmıştı. O sırada yeryüzüne inmiş olan yeraltı tanrısı Hades, Demeter’in kızını simsiyah atlarına atarak, kaçırmıştı. Yeraltına inerken Persophone öylesine ağlamıştı ki; dağların tepelerinden, denizlerin derinliklerinden yansıyan sesini annesi duydu. Bir kuş gibi denizleri, karaları aştı ama kızının izini bulamadı. Görme ihtimali olan herkese yerini sordu ancak kimse bilmiyordu “ne tanrılar, ne insanlar, ne de kuş haberciler…” Dokuz gün dolaştı Demeter, ağzına hiç ambrosia koymadı, nektar da… En sonunda Güneş’in yanına geldiğinde, gerçeği öğrendi. Biricik kızı yeraltında, ölü gölgeler arasındaydı.

Demeter’in Acısı

Demeter’in yüreğine daha da büyük bir acı saplandı. Olympos’tan ayrılıp, yeryüzüne indi. Kimse kendisini tanımasın diye kılık da değiştirmişti. Umutsuzca dolaşırken Eleusis’e geldi, bir duvarın dibinden geçen yola oturdu. Bu haliyle yaşlı bir kadını andırıyordu. Kuyudan su çeken dört kız Demeter’in yanına yaklaşıp ona ‘ne yaptığını’ sordular.

Tanrıça ise kendini yakalayıp satmak isteyen korsanlardan kaçarak hiç bilmediği bu ülkeye geldiğini söyledi. Kızlar isterlerse onu evlerine götürmeyi teklif ettiler. Yaslar içindeki Demeter arkalarına düştü kızların. Kızların annesi Metaneira Tanrıça’yı karşıladı, kutsal konuk kapıdan geçerken eşiği bir ışıltı kapladı, çocuğuyla oturan Metaneira’nın içine derin bir saygı duygusu düştü.

Demeter’i yanına oturtarak içecek bir şeyler sundu ona. Daha sonra Metaneira’nın çocuğunu kucağına aldı.  Demeter, onu sevdi ve büyütmek istediğini söyledi annesine.

Demophoon böylece büyüdü, Tanrıça onu ambrosia ile besliyordu ve geceleri ateşin kızıl yüreğinde yatırıyordu. Ona ölümsüz bir gençlik vaat etmek istiyordu.

Demeter’in Öfkesi

Anne bir sebepten dolayı tedirgindi. Bir gece Demeter’i gözetledi. Oğlunu ateşlere yatırdığını görünce çığlıklar atarak odaya girdi. Tanrıça çok kızdı buna. Çocuğu tuttuğu gibi yere fırlattı. Ansızın görünüşünü değiştirdi Demeter. Artık o da bıkmıştı olmadığı kişi gibi dolaşmaktan. Değişiminin ardından her yanından güzellik aktı, bütün evi ışıltılar kapladı. Tanrıça Demeter olduğunu ve bu olanlar sonrasında onları ancak şehirde bir tapınak kurarlarsa kalbini tekrar açabileceğini söyledi. Metaneira’nın dili tutulmuştu, tepeden tırnağa titriyordu. Ertesi sabah kocası geldiğinde olanları ona anlattı. Kocası da şehirlilere duyurdu. Ve en kısa zamanda bir tapınak kurdular. Demeter’de Olympos’tan tamamiyle ayrılıp, tek başına tapınakta yaşamaya ve günlerini kızının özlemiyle geçirmeye başladı.

O yıl fazlasıyla bereketsiz geçmişti. Toprak verimsiz ve bereketsizdi. Öküzler sabanı mutsuzlukla çekiyorlardı. Bütün insan soyu açlıktan öleceğe benziyordu. Sonunda Zeus duruma dahil olması gerektiğini anladı ve Tanrıları Demeter’e yolladı. ‘Öfkesini bir kenara bırakmasını’ söylediler Demeter’e. Ancak Demeter hiç oralı olmadı. Kızını görene kadar toprak insanlara zerre bir şey sunmayacaktı. Zeus tek çarenin kardeşi Hades’i kandırmak olduğunu anladı. Hermes’i yeraltına Hades’e göndererek Persephone’yi Demeter’e geri vermesini söyledi.

Demeter ve Persephone Hikayesi – Anne ve Kız Özlemi

Hermes yeraltına indiğinde Persephone ile ölüler kralını birlikte otururken buldu. Persephone annesinin özleminden olacak ki iyice süzülmüştü. Zeus’un emrini duyduğunda aniden ayağa fırladı ve gitmek istediğini söyledi. Hades Zeus’un emrinin yerine getirilmesi gerektiğini biliyordu. Persephone’ye onu unutmamasını istedi ve karısına yeniden geri dönmesi için bir nar tanesi yedirdi.

Hermes altın arabasıyla kızı annesine kavuşturdu. Anne kız birlikte hasret giderdiler, neler yaptıklarını birbirlerine anlattılar. Persephone annesine Hades’in ona nar tanesi yedirdiğini söyleyince anne yeraltı tanrısının yaptığını, kızının geri döneceğini anladı.

Tanrıça ve Tanrı’nın Anlaşması

Zeus bir başka haberci olan kendi öz annesi Rhea’yı Demeter’e yolladı. Olympos’tan yapraksız toprağa indi Rhea, tapınağa gidip Demeter’e seslendi:

“Gel kızım, uzakları gören, gökleri gürleten Zeus seni istiyor çünkü.

Gel yine tanrılar ülkesine saygı göreceksin.

İstediklerin olacak, acılarını dindirecek kızın

Yıl bitip de acı kış sona erince.

Yılın üçte birinde karanlıklar ülkesi tutacak onu

Üçte ikisinde senin yanında olacak, senin ve mutlu tanrıların,

Barış artık. Yalnız senin verebileceğin hayatı ver insanlara”

Demeter ve Persephone Hikayesi – Pişmanlık ve İnsanlığa Armağan

Demeter bu dileğe karşı koyamamıştı. Yılın dört ayında Persephone’yi ölüler ülkesine bırakmayı kabul etti. Yılın geri kalanında kızı onunla olacaktı. İnsanların kendisine “İyi Tanrıça” dediğini düşündü, yaptıklarından, getirdiği kıtlıktan öyle utandı ki… İnsanlığı meyvelere boğdu. Parlak çiçekler, yemyeşil ağaçlar açtırdı. Eleusis’ten Triptolemos adlı birini seçti, onun vasıtasıyla insanlara ekin ekmeyi öğretti, esrarlı törenlerde neler yapılması gerektiğini söyledi. O törenlere dahil olanlar dillerini tutacak ama mutluluk içinde yaşayacaklardı.

“Kokulu Eleusis’in tanrıçası,

Toprağın iyi armağanlarını veren,

Bana da, bana da ver, ey Demeter.

Persephone güzel kız,

Kızların en sevimlisi,

Sana sunuyorum bu şarkımı.”

Demeter ve Persephone Hikayesi – Son

Demeter ve Persephone’nin öyküsü mitolojide özlemin, acının, üzüntünün; yas sembolü gibidir. Kızının her yıl öldüğünü gören Demeter, sonsuz bir acı içindedir. Persephone ne zaman dirilir ve yeryüzüne, toprağa basar; her yer yeşerir bahar gelir. Sappho şöyle yazar;

“Çiçekli baharın adımlarını duydum!”

Persephone’nin adımlarıdır, baharın adımları. O adımların toprağa neler getirdiğini bilirdi Persephone ama sonunda kendisini soğuk bir ölümün beklediğini de bilirdi. Karanlıklar ülkesinin kralı onu arabasına atıp da yeraltına taşıdığında bütün sevinci uçup giderdi.

Olymposlular mutlu tanrılardı; ölümsüz tanrılar… Ölümlü kişilerle aralarında büyük bir uçurum vardı. Ölümsüz olanlar ölümlülerin acısını anlayamazdı da, ölümlü olan insanlar acı çeken tanrıçanın ölüp, dirilmesini; dirilip yeniden ölmesini pekala daha fazla benimsediler, bu yüzden de onu daha fazla sevdiler ve daha fazla hissettiler, umutlarını sundular.

“Bu öykü, İ.Ö. sekizinci yüzyılın sonlarıyla yedinci yüzyılın başlarında yazılan Hymnos’da anlatılmıştır.”