Antik Çağ Filozofları,  Batı Felsefesi,  Felsefe,  Mitoloji

Platon Er Mitosu – Kader’in Kızları ve “Öteki Dünya”

Platon Er Mitosu

Hatipler, dinciler ve bazı filozoflar düşüncelerinin daha anlaşılır ve net kavranabileceği, hayal edileceği düşüncesiyle masalımsı bir anlatım yoluna gitmektedir. Platon da fikirlerini ve düşüncelerini sunarken sıkça mitlere başvurur. Onun logosu açıklarken mitosa başvurmasının sebebi anlatısının daha sağlam bir zemine oturacağı ve daha rahat anlamlandırılabileceği inancıydı. Onun ”er mitosu”na devlet tasarısı olan eserinde yer vermesinin başlıca sebeplerinden biri de bu mit üzerinden “adalet” ve “adaletsizlik” “özgür seçim” kavramlarına değinmek isteyişiydi.

Platon ruhun ölümsüz olduğunu savunur. Phadion diyaloğunda Sokrates’in ağzından da bu savını açıklamaya çalışır. “Devlet” eserinde olan “er mitosu”nda ise; ruhlara öldükten sonra neler olacağını hikayeleştirerek tasvir eder. Bir ceza ödül, cennet cehennem tasviridir onunki. İyilerin ve kötülerin ayrımını Platon “Devlet” kitabının 10. Bölümünde yapacaktır. Bu tasvir özellikle Hıristiyanlık, İslam felsefesini fazlasıyla etkileyecektir. 

Er Kahramanı ve Öteki Dünya Tasviri

Platon “devlet” kitabının er mitosu bölümünde (614b-621d) Sokrates ve Glaukon arasında geçen bir konuşmayla “öldükten sonraki yargılanma sahnesini” anlatır. Bu anlatımı da Er adında Pamfilyalı bir yiğidin öldükten sonra haberci olarak görevlendirilmesi ve dünyaya gönderilip “öte dünya”yı anlatmasıyla başlar.

Mitosun girişi şöyledir; Armenios’un oğlu Pamfilyalı Er savaş esnasında ölür. On gün sonra bulunduğunda ise; bedeni hiç çürümemiş bir halde bulunur. Evine taşınır ve cenazesi için hazırlıklar başlatılır. On ikinci gün sonunda tam odunların üstündeyken yakılacağı sırada birden canlanır. Ve ölümden sonra ne olacağını anlatmak konusunda görevlendirildiğini söyler, anlatmaya başlar.

Er öldükten sonra diğer ölen ruhlarla birlikte gizemli ve güzel bir yere varırlar. Bu mekanda bir çift yerde, bir çift gökte olmak üzeri dört adet kapı bulunmaktadır. Bu çift kapıların arasında ise yargıçlar oturuyorlardır. Hükümlerini verdikten sonra doğru ve iyi olanların hükümlerini önlerine asıp gökteki sağ kapıyı işaret edip, onları o kapıya yolluyorlar; doğru olmayanları kabahatlileri ise; hükümlerini sırtlarına asıp aşağıya giden sol kapıya yönlendiriyorlardı.

Er bu sırada olanları gözlemliyordu. Bazıları yerdeki kapıdan bazıları ise; gökteki kapıdan çıkıyorlar. Yerdeki kapıdan çıkanlar perişan bir halde başlarına gelenleri anlatıyor, sağdakiler ise gökte olan nimetlerden ve güzelliklerden bahsediyorlardı.

Kötülüklerin Cezalandırılması ve Cehennem

İşlenen suçlar ve kabahatliler ne kadar çok olursa olsun, doğru olmayanlar suçlarını on katıyla ödemek ve cezasını çekmek zorundalarmış. İnsanları kötü olana sürükleyenler, devlete zarar verenler, orduları kandırıp köleliğe düşürenler ve daha nice kötülük için verilen ceza misliyle çekilmek zorundadır. Tanrılara ve anne babaya yapılan saygısızlık, bıçakla birini öldürmek en büyük kötülüklerdir.

Er bir adamın yanına gitmiş ve diğerleri de onun yanına gelip, Büyük Ardiea’nın nerde olduğunu sormuşlar. Ölmeden bin yıl önce Büyük Ardiea, Pamphylia’da kentin zorba titanıymış. Babası ve ağabeyini öldürmüş, nice daha çok kötülük yapmış. Yanına gittikleri adam ise; onun asla buraya gelemeyeceğini söylemiş ve açıklamaya başlamış. Bazı ruhlar akıllanmaz kötülerdir. Cezalarını çeken ruhlar, o kapılardan çıkıp tekrar başlangıçtaki geldikleri yere gelirken, bu iflah olmaz kötüler her kapıya yaklaştıklarında kapı gürlemeye başlarmış. Kötü olanlar ve cezasını çekmeyenlere kapının ötmesiyle ateş vücutlu korkunç adamlar eşikte belirir ve onları yaka paça içeri geri gönderirlermiş. Bu adamlara işkencelerin en büyüğü edilir ve sonrasında da Tartaros’a atılırlarmış.

Kader’in Kızları, Moiralar

Bu kapılardan çıkan gruplar, güzel bir çayırda yedi gün boyunca bekliyor, sekizinci gün yola çıkıyor ve dört gün sonra başka bir yere ulaşıyorlarmış. Ulaştıkları yerde yerle gök arasında uzayıp giden bir ışık görmüşler. Bu ışık göğe zincirlerle bağlıymış. Gördükleri ışık dönen bir kubbe barındırıyormuş içinde. Bu bağlantıların ucunda da Kader’in çarkı dönüyor ve çark sekiz tane çemberle iç içe geçmiş bir durumdaymış.  Çemberlerin üstünde onlarla birlikte dönen bir denizkızı bulunuyor, her denizkızı kendine özgü bir ses çıkarıyor ve bütün deniz kızlarının sesi tek bir ses oluşturuyormuş.

Eşit mesafelerde oturan üç kadın da deniz kızlarıyla birlikte dönüyorlarmış. Moira’larmış bunlar; Kaderin kızları. Beyazlara bürünmüş ve başlarında şeritler sarılıymış. Lakhesis, Klotho ve Atropos, deniz kızlarına uydurdukları sesleriyle şarkı söylüyorlarmış. Lakhesis geçmişin, Klotho şimdinin, Atropos geleceğin şarkısını. Ve kaderin kızları çemberi çevirmekle görevlilermiş.

Ruhlar kaderin kızlarının yanına geldiği anda Lakhesis’in yanına çıkmışlar, Rahiplerden biri onları sıraya sokmuş, daha sonra Lakhesis’in kucağındaki kura sayılarını, yaşam örneklerini almış ve kürsüye çıkarak, bağırmış.

“Kader’in kızı bakire Lakhesis’in emrine kulak verin; değişken ruhlar! Yeniden ölümlü bir yaşama doğacaksınız! Sizi bir kader perisi seçmeyecek, kader perinizi kendiniz seçeceksiniz. Herkes sırayla Kader’in kendine yön vereceği hayatı kendisi seçecek. İyiliğe gelince, onun bir sahibi yoktur; herkes iyilikten verdiği kadar pay alır. Ve herkes seçtiği hayattan kendisi sorumludur; Tanrı buna karışmaz.”

Platon Er Mitosu – Kendi Kaderini Belirleme

Hayvanlarında, insanlarında seçebilecekleri çok fazla hayat varmış. Seçim yaparken çoğu insan veya hayvan önceki yaşamlarındaki alışkanlıklarını baz alarak karar veriyorlarmış. Yoksul bir kimse zenginliği, kadınlardan nefret eden bir insan kadından doğmamak için bir hayvanı ve evcil bir hayvan yırtıcı bir hayvan olmayı seçmekte özgürmüş. İlk seçecek olan yaratık, çok fazla seçenekten gözü kamaşıyor ve yanlış karar verme olasılığı artıyormuş. En son alan ise; daha çok iyi yaşama yöneleceği hayatı seçmeye çalışıyormuş.  Ve en zor olan şey, seçme anıymış. Seçerken, her şeyi bir kenara bırakarak, üstüne düşünerek seçim yapmak gerekiyormuş; “en iyi hayatı seçmek için”

“Yaşamın iyisi denildiğinde, her şeyi bir yana bırakırsak ve ruhu daha da güzelleştirecek olanı anlarız, kötüsü dediğimizde de ruhu daha kötüleştirecek hayatı…”

Ruhların hepsi sırasıyla hayatlarını seçtikten sonra, Lakhesis’e yaklaşmışlar; Lakhesis hepsine ayrı ayrı seçtikleri hayata uygun perileri dağıtmış; bu periler yaşamları boyunca onlar için çalışacak ve seçtikleri kader doğrultusunda yaşatacaklarmış. Peri öncelikle ruhu Klotho’ya götürüp çarktan geçiriyor ve ruh böylece kadere bağlanıyormuş.

Bütün ruhlar geçtikten sonra fazlasıyla sıcak olan Lehte Ovası’na gitmişler; akşam olunca Ameles Irmağı’nın kenarında konaklamışlar. Her ruhun ırmağın suyundan ölçülü bir şekilde içmesi zorunluymuş. Böylelikle ruh, yeni yaşamına başlarken her şeyi unutmuş olarak başlayacak ve bilgi edinmek için unuttuklarını hatırlamaları gerekecekmiş.

Er’e ise; ırmağın suyundan içirilmemiş…

“Kurtuluşa giden yol; bizi iyi bir ruh yapacak, doğru yaşamı seçecek olan özgür irademizdedir. Böylelikle ruhumuz kirlenmez ve gökyüzündeki o yolda yürürüz. Dürüstlükten, bilgelikten ve erdemden kopmazsak; kendimiz ve tanrıyla huzur içinde yaşarız. Ve bunların mükafatını bir gün mutlaka alırız.”

Kaynakça:

  • Platon – Devlet