Batı Felsefesi,  Felsefe,  Helenistik Çağ Filozofları

Plotinos Felsefesi ve Yeni Platonculuk – “Tanrı’ya Dönüş”

Plotinos Felsefesi ve Yeni Platonculuk (Neoplatonizm)

Yeni Platonculuk (Neoplatonizm) Helenistik Çağ’ın sonlarında ortaya çıkmış, Plotinos’un Platon’dan ve Aristoteles’ten etkilenerek çizgilerini belirlediği bir felsefi akımdır. Aslına bakılırsa Plotinos’un hocası “Ammonius Sakkas” tarafından İskenderiye’de kurulduğundan “İskenderiye Okulu” olarak da bilinir. Ancak Sakkas konusunda net bilgiler olmadığından öğrencisi Plotinos kurucu kabul edilmektedir. Proklos, Porphyrios, Kapadokyalı Aedesius,  Atinalı Plutarkhos ve İskenderiyeli Hypatia’da bu akımın en önemli temsilcileridir.

Yeni Platonculuk; Hıristiyanlığı, Yahudiliği ve İslamiyeti (Farabi, İbn-i Rüşt ve İbn-i Sina) etkileyecek ve tek tanrılı öğretilerin esinlenecekleri, felsefenin dine dönüştüğü bir düşünce sistemi olarak görülür. Hegel felsefe tarihi derslerinde Yeni Platoncuları “tanrı üzerine bir hayli ince kıyılmış palavra” olarak eleştirmiştir.

Yeni Platonculuk Çıkış Dönemi

Yunan dünyası başta olmak üzere Akdeniz, Ortadoğu, Batı Hıristiyan dünyasını da en uzun etkileyen akım; Yeni Platonculuk akımı olacaktır. Metafizikle başlayan felsefe, Helenistik Dönem de ahlak öğretilerine dönüşecek kapanışı da İsa’nın doğumuyla birlikte ruhun kurtuluşu ve insanın tanrı ile ilişkisine doğru evrilecektir. Bunu da İS. 3. Yüzyılda yaşayan ve esin kaynağı olarak “Plotinos” başlatacaktır.

İS. 1. Yüzyılda özellikle Roma İmparatorluğu politik ve ekonomik açıdan bir gerileme dönemine girmişti. Büyük İskender’in istilaları ve doğu-batı kültürünü harmanlaması da insanların kafasını bir hayli karıştıracaktı. Kültürlü ve üst kesimin insanları karamsar bir haldeydi. Tanrı’nın kötü ve beceriksiz olduğunu öne süren “Gnostikler” ortaya çıkmaya başlamıştı. Mısır, İran, Doğu gibi medeniyetler ve hatta Hıristiyanlık bile bu dünyanın kötü bir yer olduğunu düşünüyorlardı. Artık dünya kaçılması gereken bir yer haline gelmişti. Yunanlılar iktidarı çoktan kaybetmişti.

Sanat, felsefe, bilim alanlarında çalışmalar yapan, mutluluğu kendi içinde arayan Antik Yunan camiası bile artık kurtarılmayı bekleyen birer kula dönüşmüştü. Ancak eğitimli kesimler düşünme faaliyetinden tamamen vazgeçmiş değildiler. Onlar dönemin şartlarını ve dinsel, siyasal sorunlarını kendilerine göre uyarlamaya çalışıp, açıklık getirmeye çalışacaklardır. Yaşamın ve ruhun bu boşluğa düşüşüne ilk ses de Yeni Platoncu Plotinos felsefesi tarafından gelecekti.

Plotinos Kimdir? Hayatı

Plotinos İS. 204 -270 yılları arasında hayatını daha çok İskenderiye ve Roma’da geçirmiştir. Tanrıyla birleşme denilen aydınlanmayı dört defa gerçekleştirmiş, kehanetlerde bulunan, mucizeler yaratan mistik bir düşünür rolündedir. Plotinos’un en bilinen eseri “enneadlar” dır. Bu eserde Platon eğer doğru yorumlanırsa, hakikatin zaten kitaplarında ortada olduğunu yazacaktır. Platon’un ahlak ve siyasi düşüncelerinden ziyade İdealar kuramı, Tanrı-evren savlarına yoğunlaşacaktı.

Plotinos felsefesi ruhun kurtuluşuna hizmet etmek adına kurulmuş doktrinlerle doludur. Mistisizm onun felsefesinin en belirgin özelliklerindendir. “Bir”e ulaşmak için görünmeyenin ötesine geçmek yani içkin olandan çok aşkın olana yönelmek gerektiğini söyler. Tanrı “bir” düşüncenin ötesindedir. Evrene, doğaya, insana “aşkın” dır. Bu yüzden ona ulaşmak mistik deneyimlerden geçer.

Platon’da olduğu gibi “beden bir hapishane”dir. Ruh, dünyaya yani maddi olana düştüğü için huzursuz ve derbederdir. Ölüm, bizi tanrısallığa geri döndürür. Bir ihtimal daha vardır ki, insan bu dünyadaki kötülüklerden kendini arındırmaya çalışırsa ve bunu başarabilirse mutluluğa ve dinginliğe ulaşacaktır.

“Kendinize çekilin ve bakın. Ve henüz kendinizi güzel bulmazsanız, güzelleştirilecek bir heykelin yaratıcısı gibi davranın. Burada keser, orada düzeltir, bu çizgiyi daha hafif yapar, diğerini daha saf yapar, ta ki sevimli bir yüz büyüyene kadar işin üzerine gidin!”

Plotinos; İnsanlar Üçe Ayrılır

Plotinos felsefesinde insanları üçe ayırır. Ona göre her insan akıldan önce duyusal yetilerini kullanmaktadır. Ona göre; Birinci grup için bazı insanların her şeyi duyusallığa indirgediğini ve bunun ötesine geçemediğini söyler. İkinci grup, orta kesimdir gerçeği görmeye niyet etmiş bu yolda ilerlemeye çalışan ancak tam da “iyi” olanı göremeyendir. Üçüncü grup ise; güçlerinin üstünlüğüyle ve kötülüklerden arınmasıyla tanrısallığa erişmiş kimselerdir.  Bu hiyerarşik yapı makrokozmos’ta da böyledir. Başlarda herkes “Tanrı’nın bilincine sahip olan üstün ruhlardır” ancak insan kendi iradesiyle bencil ve tanrıdan yoksun olmaya kalkışır; yeryüzüne, dünya evine düşerler.

“Her birimiz anlaşılır bir evreniz.”

Plotinos Felsefesi ve Nefslerin Kozmik İşleyişi

Nefsler, evrensel ve bireysel olarak ikiye ayrılmaktadır. Evrensel nefs, bir ve bütündür. Bireysel nefsler ise, evrenselin içinde farklılaşan ancak ondan kopmayan, “bir”in içindedir. Bireysel nefsler, evrenselden farklılaşmak istemişler ve ceza sonucu onun içinde farklılaşmışlardır. Bu farklılaşma onları “bir” olandan ayırmaz ancak bedene bürününce bir tekamül içine girerler ve bu tekamülü gerçekleştirip arınma yoluna gitmeleri gerekmektedir. Kozmik bir birlik ve benlerin ondan türemesi görüşü, Doğu Felsefesi’ndeki yaratılış ve ahamkara kavramına oldukça benzerdir. Doğu’da “bir” olan brahman ve onunla bir bütün olan ayrıksı benlikler…  Ancak bu anlayışta insan bencil olduğu için Tanrı’dan kopmamaktadır. Plotinos felsefesinde ise; insan bencildir ve mutluluk tanrısallığa yaklaşınca gelecektir.

“Ruhun arınması, sadece yalnız kalmasına izin vermektir; hiç arkadaşlık etmediğinde saftır.”

Sudur Öğretisi “Taşma” –Bir, Akıl (Nous, Us), Ruh

Plotinos felsefesi Tanrı’yı “bir” olan olarak tanımlar. Sudur Öğretisi’ne göre “Bir” olanın taşması (fışkırması, açılması-emanatio) sonucu Nous (Akıl) oluşmuştur. Nous’ta birlik ve çokluk bir arada bulunur. Nous taşma sonucu oluşur oluşmaz, Bir’i seyre dalar. Bu seyre dalış onun çokluğu çözümlemesini olanaklı kılar. Çözümlenmesi gereken çokluklar Platon’un ki gibi ilk idealardır. Cisim dünyasının gerçekliği de bu idealarda bulunmaktadır.

Nous, Bir’i seyrederek kendini tamamlarken, yetkinleşir ve her yetkin varlığın yaşayarak kendine benzer olanı oluşturma zorunluluğu ilkesine bağlı olarak taşar ve Us kendinden bir şey yitirmezken, ikili yapısı olan Ruh oluşur. Ruh bir yanı ile Us’a bakıp tüm var olanlara yaşam veren bir güç olarak vardır ve Us ile dünya arasında etkinlikte bulunur.

Plotinos Felsefesi ’nde Tanrı

Tanrı babadır. Doğurtucu doğası itibariyle bir babadır, Plotinos felsefesine göre. Yetkindir, her şeyin ilkesi Tanrı’dır. Her şey tanrıdan gelir ve ona geri döner. Düzenleyici saf düşüncedir. Tanrı iyilikçi değil, salt iyiliktir. Saf aşk, aşık ve sevgidir. Salt güzelliktir. Tanrı bizim düşündüğümüz hiçbir şey değildir, ancak o her şeydir.

Tanrı’nın yarattığı ilk şey zekadır. Zekanın ise; tin(ruh) . Zeka nasıl tanrıdan çıktığı halde tanrıya gitmek istiyorsa, ruhta zekaya geri dönmek ister.

Ve son olarak; “İnsanı tanrıya götürecek şeyler ise; sanat, sevgi ve felsefeden başka bir şey değildir.”

Kaynakça:

  • Ahmet Arslan- İlkçağ Felsefe Tarihi (5)
  • Betül Çotuksöken, Saffet Babür – Metinlerle Ortaçağda Felsefe
  • Luc Ferry – Gençler için Batı Felsefesi
  • Plotinos- Enneadlar

Bir yorum

  • Murat

    Plotinos felsefesini çok iyi özetlemişsiniz tebrik ederim devamını bekliyoruz iyi çalışmalar.