
Auroville | Yerleşim Modeli Mi, Yeni Bir Bilinç Modeli Mi?
İnsan yorgun.
Ama neyin yorgunluğu bu?
Kasların değil yalnızca; anlamın, varoluşun yorgunluğu.
İyiye yürürken neden hep bir karşıtlık doğar?
Bir topluluk içinde var olmayı seçerken neden yalnızlık çığ gibi büyür?
Savaşın karmaşasından, doğaya yönelen sistematik şiddetten, sermayenin görünmez ama keskin duvarlarından, eşitsizliğin içimize kazındığı kabuğundan ve iyiliğin bile bazen manipüle edildiği dünyalardan… Yorulduk biz.
Bu yorgunluk, sadece bedeni yormaz;
daha derin, daha kırılgan bir yerden sızar,
anlamın yitip gittiği yerden…
Ne zaman dışımızda aramaya başladık anlamı?
İnsanın uyandığı, çabaladığı, yaşadığı nedenleri neden unuttuğunu ne zaman fark ettik?
Ve neden bazen, bu sorulara geri dönebilmek için bir felaket ya da çöküş bekledik?
Belki de bazı sorular, eylemle, sessizlikle, birlikte var olmakla yeniden kurulabilir.
Belki bazı yorgunluklar, yeni bir yaşam biçiminin içinde iyileşir.
Ama yaşam biçimi dediğimiz, sadece alışkanlıkların toplamı mı?
Yoksa bir yönelme, bir niyet midir?

Bir Deney Alanı Olarak Auroville
Auroville, 1968’de Hindistan’ın Tamil Nadu’sunda doğan bir cesaret hikâyesi.
Ne geçmişin yankısıdır ne de uzak bir ütopyanın hayali.
Geleceğe açılan canlı bir kapı, bir deney alanıdır.
Kurucusu Mirra Alfassa (The Mother) diyor ki:
“Auroville hiç kimseye ait değildir.
Auroville, tüm insanlığa aittir.”
Bu söz, sadece bir yerleşim planı değil; bir bilinç önerisidir aslında.
Bir yer gerçekten tüm insanlığa ait olabilir mi?
Mülkiyetin, sınırların, ayrıcalıkların ötesinde nasıl bir aidiyet kurulabilir?
Aidiyet, hep sahip olmakla mı tanımlanır?
Yoksa ortak varoluşun paylaştığı bir ruh hali midir?
Auroville, yalnızca fiziksel bir alan değil;
maddiyle manevi olanın yan yana büyüyebildiği bir yaşam biçimi.
Doğayla dost, sürdürülebilir ve çokkültürlü bir evren…
UNESCO’nun da dediği gibi: “Geleceğin evrensel şehri.”
Bugün, altmıştan fazla ülkeden yaklaşık üç bin üç yüz insanı barındırıyor bu şehir.
Paranın değil, gönüllü sorumluluğun,
bireyin değil, ilişkilerin konuşulduğu bir yerde.
Ama sormadan edemiyor insan:
Gerçekten para olmadan var olabilir miyiz?
Özgürlük, parasızlıkla mı gelir?
Yoksa başka bir bağ mı doğar böylece?
Ekonomi burada, karşılıklı sorumluluğun adıdır.
Maaş yok, “yaşamsal bakım” var.
İtaat yok, gönüllü katılım var.
Peki, gönüllü katılım içinde birey kendi sesini duyabilir mi?
Böylesi bir topluluk içinde birey yok mu olur, yoksa yeniden mi doğar?

İçsel Mekân ve Dışsal Zemin | Matrimandir’in Sessizliği
Sistemin kalbinde,
altın bir küre yükselir: Matrimandir.
Ne tapınak, ne anıt…
Bilincin içe doğru açılmış, boş bir kapısı.
Sessizliğin içinde kurulmuş bir merkez bu.
Ama sessizlik; yokluk mu, yoksa varlığın özü mü?
Sessizlikte insan ne duyar?
Kendisini mi? Başkalarını mı? Yoksa zamanı mı?
Dışında dört bölge yayılır:
kültürel, konut, uluslararası, endüstriyel.
En dışta ise yeşilin koynunda bir orman halkası.
Doğayla ilişki, planlamadan çok dinlemeyle kurulur burada.
İnsanın doğaya hükmetme arzusu mu vardır,
yoksa onunla birlikte nefes alabilme cesareti mi?
Auroville, Sri Aurobindo’nun “Bütünsel Yoga”sının mekânsal tezahürüdür.
Ruh ve bedenin, akıl ve toprakla birlikte dönüştüğü bir alan.
İnsan kendini sadece düşünerek mi değiştirir?
Yoksa toprakla, üretimle, yaşantıyla mı?
Ve bu dönüşüm, yalnızca bireysel midir?
Topluluk içinde dönüşüm mümkün müdür?

Kırılganlık ve Olasılık Arasında | Auroville’in Gerçekliği
Auroville, elbette mükemmel değil.
Ve zaten amaç da mükemmel olmak değil.
Yönetimsel çatışmalar, demografik sınırlar, siyasi etkiler dengesini sınar bazen.
Ama en gerçek sistem, yara alabilendir.
Kırılgan ama umut dolu.
Kusurlu olan insan mı, yoksa kusuru kabul etmeyen mi?
Auroville, savaşa değil eyleme çağırır.
Yorgunluklarımızı dönüştürebileceğimiz bir alan açar.
Paranın değil, emeğin;
İlişkilerin kutsallığını seçtiğimiz bir yoldur.
Bir bireyin yalnızca kendisiyle değil, toplulukla da dönüşebileceğini gösterir.
Ama esas soru şudur:
Bir yerleşim modeli mi, yoksa yeni bir insan modeli mi?
Ve biz, onu yaşamadan anlayabilir miyiz?
Belki de bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey,
ideal değil; deneyimlenmiş, eksilmiş ama hâlâ inşa edilen bir ihtimal.
Auroville, o ihtimaldir.
Ve sormaya devam etmeliyiz:
Biz, bu ihtimali kendi toprağımızda yeşertebilir miyiz?
Yorgunluklarımıza anlamla örülmüş bir topluluk cevabı verebilir miyiz?
Belki bir gün, başka coğrafyalarda,
Kim bilir, belki de bu topraklarda,
aynı bilinçle filizlenecek yeni tohumlar olacak.
Ve biz ona “başka bir yer” değil,
sadece “yaşanabilir bir dünya” diyeceğiz…
Bunları da beğenebilirsiniz

Mimamsa / Hint Skolastizmi – “Ritüeller Mokşa İçindir!”
Mart 6, 2023
Hint Mitolojisi ve Tanrılar- Trimurti “Şanti, Şanti, Şanti”
Haziran 3, 2021