
Dağların Ardındaki Kadın: Tanrıça İnara ve Sessiz İsyanın Mitolojisi
Tanrıça İnara, Hitit mitolojisinin ve onunla sıkı bağları olan Hurrilerin panteonuna ait bir tanrıçadır. Anadolu’nun dağlarına, taşlarına sinmiş bu tanrıça; göklerdeki fırtına tanrılarının, yerin altındaki kaos güçlerinin arasında bir denge unsurudur. Ama o dengeyi sağlayan pasif bir figür değil. İnara, Fırtına Tanrısı’nın kızı olarak doğar ama babasının gölgesinde kalmaz; onun eksik bıraktığını tamamlayan, zayıf düştüğü yerde devreye giren akıl ve stratejidir.
Hurriler kimdir?
MÖ 3. binyıl sonlarında Anadolu ve Kuzey Mezopotamya’da etkin olan Hurriler, Hititlerle kültürel alışveriş içinde olmuş bir halktır. Özellikle dini inanışları ve tanrılar panteonu Hititler tarafından büyük ölçüde benimsenmiştir. Taru (fırtına tanrısı), Teşup, Şauşka gibi figürler, hem Hurrilerde hem Hititlerde karşımıza çıkar. İnara da bu ortak mitolojik damardan doğan bir figürdür; hem Hititlerin resmi metinlerinde yer alır hem de Hurri kültüründen beslendiği açıktır.
Tanrıça İnara Kimdir? Dağların, Tuzakların ve Direnişin Tanrıçası
İnara’nın belki de en çok konuşulması gereken tarafı, erk anlatılarının gölgesinde kalan ama tüm anlatıyı şekillendiren kadın oluşudur. Onun adı, “kuvvetli” ve “güçlü” anlamlarına gelir. Ancak gücü savaş meydanlarında değil; masa başında, planın ayrıntısında, bir yemek şöleninin arkasındaki zekâda gizlidir.

İlluyanka Destanı: İnara’nın Sessiz Zaferi
Bu efsanede Fırtına Tanrısı, yılan biçimindeki canavar İlluyanka karşısında mağlup olur. Gücüyle baş edemediği bu varlığı alt edebilmek için kızına, yani İnara’ya başvurur. İnara ise klasik tanrıçaların dışında bir yol seçer: güçle değil, zekâyla ilerler. Yılanı bir şölenle kandırır; onu sarhoş eder ve planladığı tuzakla Fırtına Tanrısı’na teslim eder. Yani, zaferin gerçek sahibi ne babadır ne kahramanlar—İnara’dır. Ama hikâyenin sonunda adı büyük harflerle değil, satır aralarında anılır. İşte kadın olmanın mitlerdeki kadim hâli budur.
Hitit Takviminde Yeniden Doğuş | Bahar Ritüeli
İlluyanka anlatısının ritüel izdüşümünü ise Puruli Bayramı’nda buluruz. Hititlerin bahar bayramı olan Puruli, kaosun düzenle yüzleştiği, eski olanın ölerek yeninin doğduğu bir eşiktir. Her yıl doğanın uyanışıyla birlikte bu kozmik döngü tekrar edilir; ama zaferin sahibi savaşçı tanrılar değil, İnara’dır. İlluyanka’yı alt eden stratejisi, şarapla kurduğu akıl oyunu, yalnızca mitin değil, bayramın da merkezine yerleşir. Bu, kadının yalnızca doğurgan değil; düzen kurucu, aklıyla yön veren bir figür olarak kutsandığı nadir anlatılardan biridir. Puruli, İnara’nın sessiz ama derin bilgeliğini yıl döngüsüne kaydeder.
Karşılaştırmalı Mitoloji: İnara’nın Kız Kardeşleri
İnara’yı yalnız bırakmamak gerek. Mitolojiler boyunca onun gibi başka tanrıçalar da var. Hepsi kendi kültürlerinin gölgesinde ama kadim bir ışıkla parlıyor.
Kali (Hindu mitolojisi): Kadın bedeni, savaşın ve ölümün taşıyıcısı olarak görülür. İnara gibi, erkek tanrıların baş edemediği tehditleri yok etmek için sahneye çıkar. Ama o gücün sınırı yoktur. Durdurulması için erkek tanrılar kendilerini feda eder.
Sekhmet (Mısır mitolojisi): Yıkıcı gücü insanlığı yok edecek noktaya gelir. Ra, onu ancak kandırarak durdurabilir. Tıpkı İnara’nın İlluyanka’yı kandırdığı gibi, burada da kadının gücünü kontrol altına almanın yolu doğrudan savaş değil, stratejik bir oyundur.
İştar (Sümer-Akad mitolojisi): Tüm savaşçılığına rağmen asıl kudreti inişinde yatar. Yer altına iner, soyunur, güçsüz kalır ama sonra geri döner. İnara’nın da yer altıyla olan gizli bağları bu temayla kardeştir.
Athena (Yunan mitolojisi): Doğrudan babasının zihninden doğar, strateji tanrıçasıdır. Kadınlığın zekâyla birleştiği en net örneklerden biridir. İnara da bir anlamda “babasının yapamadığını tamamlayan” bir Athena’dır.
Freya (İskandinav mitolojisi): Aşk ve savaşın çelişkili gibi görünen alanlarını birleştirir. İnara’da da bu ikilik vardır: şölen kurar, plan yapar, ama arka planda savaşı başlatır.
Bu kadınlar tanrıçadır, evet. Ama daha çok bir şeydirler: anlatının arkasındaki motor. Ve belki de en önemlisi, erkek kahramanların anlatının başı olduğu sanılırken, kadınların aslında tüm hikâyeyi başlatan “sebep” olmasıdır. İnara bu bağlamda bir motif değil; bir güç odağıdır.

Kaostan Gelen Denge: Mitlerde Kadının Arketipsel Gücü
İnsanlık mitolojiyi icat etmedi; sadece kendini hatırladı. Toplumların bilinçdışında dönüp duran büyük imgeler—yani arketipler—mitler aracılığıyla görünür hâle gelir. Ve bu imgelerden belki de en güçlüsü, en istikrarsızı, en çok bastırılmaya çalışılanı: kadın figürüdür.
Kadın, mitolojik evrende yalnızca doğurgan değildir; o aynı zamanda yıkan, yeniden kuran ve düzeni kendi varlığıyla sarsan kudrettir. İnara gibi bir tanrıçanın sahneye çıkışı, yalnızca tanrıların baş edemediği bir kriz anında gerçekleşir. Bu, arketipsel düzlemde çok şey anlatır:
Kadın figürü, evrenin karanlık ve anlaşılmaz katmanlarında gezen ölümcül ama aynı zamanda yaşamı doğuran bir güçtür. Kali’de bu güç, doğrudan yok edici bir şiddetle birleşirken; Sekhmet’te evreni kana boğabilecek kadar kontrolsüzdür.
Ama dikkat çeken şu: Bu figürlerin hiçbiri “kötü” değildir. Onlar kaostan gelen dengeleyici güçlerdir. Onların varlığı, erkek tanrıların sınırlı düzen anlayışına karşı kozmik bir uyarıdır: Bütünlük, ancak dişil olanın karanlığı kabul edilerek mümkündür.
Mitlerde Kadının Sessiz Devleti
Mitolojilerde kadın figürleri çoğu zaman ya aşktır ya annedir. Ama İnara ne yalnızca sevgilidir ne sadece bir ana. O, kadının üçüncü hâlidir: düzen kuran. Eril anlatıların binlerce yıl boyunca “kaos” ile eşleştirdiği kadın, İnara figüründe düzenin ta kendisine dönüşür.
Onun karakterinde, Simone de Beauvoir’ın “kadın olmak başlı başına bir kültürel pozisyondur” fikrini yankılamak mümkündür. İnara, bu kültürel pozisyonu sadece kabul etmez, yeniden tanımlar. O, “tanrıların dünyasında kadın” değil, “kadınların kurduğu tanrılar dünyası”nın temsilcisidir.
Bunları da beğenebilirsiniz

Yogada Brahman Nedir?- Vedantik Hinduizm Mutlaklık
Eylül 12, 2020
Kolaylaştırıcı Kimdir ve Görevleri Nelerdir? | P4C Pedagoji
Ocak 19, 2025